GÜLSOY : “ÖNÜMÜZE ÇIKACAK FIRSATLARI VE OLASI RİSKLERİ ÇOK İYİ DEĞERLENDİRMEK DURUMUNDAYIZ”
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Nisan ayı olağan meclis toplantısı'nda güncel ekonomik gelişmeler, sektörel sorunlar, iş dünyasının talep ve önerileri değerlendirildi. Türkiye ekonomisinin dinamik bir süreçten geçtiğini belirten Başkan Gülsoy, “Enflasyonla mücadele; üretim, ihracat ve istihdam dengesini koruyarak yürütülmeye çalışılıyor. Diğer yandan, finansmana erişim, maliyet baskıları ve iç talepteki değişim, reel sektörümüzü etkilemeye devam ediyor.“ dedi. Deprem gerçeğine de değinen Gülsoy, ülkemizin dengeli kalkınmasına paralel şekilde Marmara Bölgesi’ne alternatif Orta Anadolu Üretim Havzası oluşturulması için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Cevdet Yılmaz’a taleplerini ilettiklerini belirtti.
Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan başkanlığında gerçekleştirilen Nisan ayı meclis toplantısına; KTO Başkanı Ömer Gülsoy, KTO Yönetim Kurulu Üyeleri, meclis ve komite üyeleri, Meclis Başkanlık Divan üyeleri ile Basın mensupları katıldı.
Saygı duruşundu bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından toplantıda Nisan ayında gerçekleştirilen faaliyetler ele alındı. Görüşülen gündem maddeleri oy birliği kabul edildi.
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunmak için kürsüye gelen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, konuşmasında ekonomide yaşanan son dönem gelişmelerinden hareketle şu ifadeleri kullandı:
“Gerçekten tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç, dünya ekonomik tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir hızla ve öngörülemezlik düzeyiyle ilerliyor. Nereye varacağı ya da nasıl şekilleneceği konusunda, en tecrübeli ekonomistler bile kesin bir öngörüde bulunamıyor. Ne yazık ki, giderek hem dünya huzuruna hem de alışılmış barış düzenine zarar verebilecek bir boyuta evrilen bir sürecin içindeyiz. Bu nedenle ülke olarak, iş insanları olarak bu süreci çok iyi analiz etmek, dersimizi çok iyi çalışarak önümüze çıkacak fırsatları ve olası riskleri çok iyi değerlendirmek durumundayız. İş dünyası olarak hep önümüze bakarak, mantıklı ve tutarlı bir şekilde şirketlerimizi yönetmeye çalışmamız gerekiyor.”
“İHRACAT PAZARLARIMIZI ÇEŞİTLENDİRMELİ VE MAKROEKONOMİK İSTİKRARIMIZI KORUMALIYIZ”
ABD Başkanı Trump ve yönetimin aldığı korumacı önlemlerin küresel ticarette yeni bir dönemi başlattığına vurgu yapan Başkan Gülsoy, “ Türkiye olarak, bu süreçte ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmeli ve makroekonomik istikrarımızı korumalıyız. Avrupa Birliği ve yakın coğrafyalarla ticari ilişkilerimizi güçlendirmek stratejik önceliğimiz olmalı. Trump vergilerinin Türkiye için olumlu etkileri, Türk mallarının ABD pazarına daha rekabetçi fiyatlarla girmesine katkı sağlayacaktır. ABD’ye ihracatta sıkıntıyla karşı karşıya kalan ülkelerden Türkiye’ye yatırım kayması yaşanabilir. Ayrıca tedarikte Çin’den uzaklaşmak zorunda kalan şirketler, Türkiye’yi alternatif bir üretim üssü görebilirler. Bu dönemde, yatırım çekmek ve teknoloji odaklı üretimi artırmak için çalışmalıyız. Şehrimizin finans ve lojistik potansiyelini en iyi şekilde kullanmalıyız. Trump’ın açıkladığı ek vergiler ve onu takip eden süreçte yaşanan misillemeler bize gösteriyor ki bu yıla, gelecek yıla yönelik yapılan tüm ekonomik ve ticari araştırma ya da raporların bir önemi kalmadı. Karşılıklı vergi tarifeleri başka bir hal almış durumda ve ekonomik öngörülebilirlik bir anda yok oldu. Şu anda dış ticaret belirsizliği endeksi tarihte görülmemiş bir seviyede. Dünyadaki ekonomik görünümde ABD-Çin ticaret savaşı, Trump-Fed Başkanı Powell uyumsuzluğu ve Rusya-Ukrayna Savaşı tam olarak netlik kazanmadıkça küresel ekonominin rayına oturması zor görünüyor. Bu sebeple dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmemiz gerekiyor. Çünkü ülke ve şehir olarak bizde etkileniyoruz.” ifadelerini kullandı.
“KURUMSALLAŞMA ÇOK ÖNEMLİ”
İş dünyasının bir taraftan enflasyonla mücadele ederken diğer taraftan da ayakta durma ve büyüme mücadelesi verdiğini belirten Gülsoy, “Bu mücadelede kurumsallaşma da çok önemli ve artık olmazsa olmaz bir durumdur. Gerek aile şirketleri gerekse diğer şirketler kurumsallaşmalı, finansal planlamalarını profesyonelce yapmaları ve dijital dönüşüm süreçlerini de hızlandırarak rekabet güçlerini korumalıdır.” dedi.
“TİCARETİN DİNİ, DİLİ, IRKI VE CİNSİ OLMAZ. YETER Kİ DOĞRU VE DÜRÜST TİCARET YAPALIM”
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun şirketlerin siyasi tartışmaların dışında tutulmasına yönelik açıklamasını desteklediklerini belirten Gülsoy, “Ticaretin dini, dili, ırkı ve cinsi olmaz. Yeter ki doğru ve dürüst ticaret yapalım. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz başta olmak üzere, her zaman milli duruşla ülkemizin kalkınması ve şirketlerimizin büyümesi için çalışan iş dünyası kuruluşlarımızın da siyasi tartışmaların odağı haline getirilmemesi çok önemli. Ekonomik kazanımlarımıza sahip çıkmamız gereken bir dönemde üreten, istihdam sağlayan, yatırım yapan şirketlerimizin hedef haline getirilmesi doğru değildir. Bir ve beraber olarak yerli ve bağımsız ekonominin teminatı olan şirketlerimize sahip çıkmalıyız.” diye konuştu.
“ÇIKIŞ ÜRETİMDE, ÜRETİP REKABET EDEREK TÜM DÜNYAYA SATACAĞIZ BAŞKA YOLU YOK”
İş dünyasının ortak sorunlarına yönelik TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun 81 ilde 3 Temel Sorun tespitlerini ve çağrısını desteklediklerinin altını çizen Gülsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sorunları bizler de meclisimizde, üyelerimize ziyaretlerimizde istişare ediyor; çatı kuruluşumuz aracılığıyla çözümüne yönelik girişimlerimizi sürdürüyorduk. Bu başlıklar bizim de aşina olduğumuz, son yıllarda sürekli yaşadığımız, her platformda defaatle dile getirdiğimiz sorunlarla aynıdır. Bölgelerarası üretim dinamikleri ve potansiyeli, uygulamalar, baş gösteren sorunlar ve çözümler değişkenlik gösterse de iş dünyamızın ve ülkemizin ağır basan ortak sorunların çözümlerine yönelik adımların ivedilikle atılması adına üzerimize düşeni yapacağız. Hem dünya hem de Türkiye ekonomik bir darboğazdan geçiyor ki bizler çıkışın üretimde olduğunu biliyoruz. Üretip rekabet ederek tüm dünyaya satacağız başka yolu yok. Yaşanan ekonomik süreç malumunuz. Bu süreçten etkilenmeyen iş insanı yok. Genel olarak baktığımızda Türkiye ekonomisi, küresel belirsizliklerin ve jeopolitik gelişmelerin etkisi altında dinamik bir süreçten geçiyor. Enflasyonla mücadele; üretim, ihracat ve istihdam dengesini koruyarak yürütülmeye çalışılıyor. Diğer yandan, finansmana erişim, maliyet baskıları ve iç talepteki değişim, reel sektörümüzü etkilemeye devam ediyor. Bu zemin üzerinde biz de hem süreci yakından izliyor hem de TOBB aracılığı ile çözüm üretme sorumluluğunu taşıyoruz.”
“ORTA ANADOLU ÜRETİM HAVZASI KURULMASINI CUMHURBAŞKANI YARDIMCIMIZA İLETTİK”
Konuşmasında ülkemizin deprem gerçeğine vurgu yapan Gülsoy, “ Son günlerde yine sık sık depremler yaşanmaya devam ediyor. İstanbul'da 23 Nisan'da 6,2 büyüklüğündeki deprem hepimizi korkuttu. Daha öncede birçok kez dile getirdim. Marmara Bölgesinde meydana gelecek yıkıcı bir deprem, ülkemizi ekonomik ve siyasi açıdan uzun yıllar kendini toparlayamayacağı bir sürece iter. Çünkü Marmara Bölgesi artık fazlasıyla doldu. Üstelik deprem riskinin yoğun olduğu bir bölge. Potansiyel olarak da risk oluşturmakta. Ülkemizdeki önemli stratejik endüstri yatırımlarının belli bölgelerde toplanmış olması şehrimiz başta olmak üzere benzer illerimizin gelişmişlikten yeteri kadar pay almamasına yol açmaktadır. Ülkemizin dengeli kalkınmasına paralel şekilde, Marmara Bölgesi’ne alternatif, Kırıkkale ve Ankara’dan başlayarak, Kayseri, Konya, Aksaray, Niğde, Mersin ve Adana gibi illeri içine alacak şekilde ‘Orta Anadolu Üretim Havzası’ oluşturulmasını Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sn. Cevdet Yılmaz’a Ankara ziyaretimizde ilettik. Ülkemizin geleceği açısından bunun ciddi bir öneme sahip olduğunu özellikle altını çizmek istiyorum. Yapılacak yatırımların deprem riski düşük illere yönlendirilmesi, yaşanabilecek sosyal ve ekonomik kayıpların önüne geçecektir. Bununla birlikte bölgesel kalkınma farklılıklarının da en aza indirilmesine katkı sağlayacaktır. Kayserimiz başta olmak üzere Adana, Konya gibi illerimizde sanayi tecrübesi ve müteşebbis ruhu mevcut. “ diye konuştu.
“TİCARİ KREDİ KARTLARINA GETİRİLEN KISITLAMALAR ÇEKLERİN ÖDENMESİNDE AKSAMALARA NEDEN OLABİLİYOR”
Son dönemde Anadolu genelinde karşılıksız çek sayılarında artış yaşandığına dair verilerin kamuoyu gündeminde yer aldığını ifade eden Gülsoy, “Bizlere bu konuda ulaşan bilgiler de var. Üyelerimizden konuyla ilgili gelen bilgi, sorun ve şikâyetleri değerlendiriyoruz. Hem üyelerimiz, hem özel sektör temsilcileri, hem de kamunun ilgili birimlerindeki yetkililerle de konuyla ilgili istişarelerimiz ve çözüm odaklı diyaloglarımız devam ediyor. Bankalar tarafından ticari kredi kartlarına getirilen işlem ve günlük limit sınırlamaları ile taksit sayılarındaki kısıtlamalar nakit akışı kırılgan olan KOBİ’leri çek kullanımına yöneltiyor ve bu durum zaman zaman çeklerin ödenmesinde aksamalara neden olabiliyor. Özellikle bazı firmalarda oluşan bu olumsuzlukların tüm piyasaya mal edilmemesi gerekmektedir. Bu şekilde oluşan yanlış algılar, ödemelerini ve işini düzgün şekilde yapan firmalarımızı da olumsuz etkilemektedir. Kayseri iş dünyası, her zaman olduğu gibi bugün de canla başla üretmeye, istihdam sağlamaya ve ülke ekonomisine katkı sunmaya devam etmektedir. Bizler, yüzyıllardır bu topraklarda kök salmış Ahilik geleneğinden gelen bir şehir olarak, ticarette dürüstlüğü, dayanışmayı ve sorumluluk bilincini ilke edinmiş bir yapıya sahibiz. Çözüm olarak, öncelikle KOBİ’lere yönelik düşük faizli ve uzun vadeli finansman kaynaklarının artırılması gerekiyor. Bunun yanında çek sisteminde daha etkin denetim mekanizmasının devreye alınması ve alacak sigortasının yaygınlaştırılması da önemli bir adım olacaktır. Vadeli satış yapan firmaların teminat yapısını güçlendirmesi ve risk analizine daha fazla önem vermesi de bu süreci daha yönetebilir hale getirebilir. Kayseri iş dünyası bu geçici sıkıntıyı da sabırla, akılla ve dayanışmayla aşacaktır.” dedi.
Başkan Gülsoy sözlerinin sonunda 2025 yılı Nisan ayında Kurulan Firma Sayısının 163, Kapanan firma sayısı ise 53 olduğunu, 723 Tescil, 334 Belge, 558 Müzekkere işlemi yapıldığını söyledi.