Bundan böyle bu köşede Devlette edindiğim, bilgi, birikim ve tecrübemi, düşünce, fikir ve önerilerimi sizlerle buradan paylaşacağım. Bunu yaparken de önceliğimiz elbette ülkemize ve yüce milletimize hizmet etmek olacak. Yolumuz açık, bahtımız hayrola…
“Güvenlikte bağımsızlık, teknolojide yerlilikten geçer.”
21. yüzyılda güvenlik artık yalnızca sınırların korunmasından ibaret değil. Terörizm, siber saldırılar, balistik füze tehditleri, enerji güvenliği, sanayi casusluğu ve küresel krizler…
Devletler, görünmez cephelerde süren bu çok boyutlu savaşlara hazırlıklı olmak zorunda. İşte tam da bu nedenle yerli yazılım, donanım ve teçhizat kavramı, bir ülkenin en büyük teminatı haline geliyor.
Türkiye açısından bu konu sadece bir “silahlanma” meselesi değil; aynı zamanda bir ekonomik bağımsızlık ve ulusal onur meselesidir. Çünkü dışa bağımlı bir savunma anlayışı, kriz anında en büyük zafiyet kapısıdır.
Türkiye’nin savunma sanayii geçmişi Osmanlı’nın yükseliş yıllarına kadar uzanır. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’ya taşınan küçük atölyeler, Cumhuriyet’in ilk döneminde askeri fabrikalara dönüştü. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında uygulanan ambargo ise bize şu gerçeği öğretti: Savunmada başkasına güvenilmez.
1985’te kurulan Savunma Sanayii Müsteşarlığı (bugünkü SSB), bu bilinçle yola çıktı ve kısa sürede hem kara, deniz ve hava araçları hem de elektronik ve yazılım tabanlı teknolojilerde ciddi bir yol alındı. Bugün insansız hava araçlarından milli gemilere, radar ve uydu sistemlerinden zırhlı araçlara kadar geniş bir yelpazede üretim yapılabiliyor.
“Yerli savunma, güçlü Türkiye’nin teminatıdır.”
Yeni Savaş Alanı: Siber Dünya
Günümüzde savaş sadece cephede değil, bilgisayar ekranlarında da yaşanıyor. Siber saldırılar, bir ülkenin bankacılık sistemini, enerji hatlarını, iletişim ağlarını hatta seçim altyapısını bile çökertme potansiyeline sahip. Bu nedenle siber güvenlik altyapısı ve yerli yazılım çözümleri, uçak, tank ve tüfek kadar önemli hale geldi.
Terör örgütleri bile artık yalnızca silahla değil, “klavye terörüyle” de saldırıyor. Devletler için en stratejik unsur, bu görünmez cephede savunma hattı kurabilmektir. Bu da ancak yerli yazılım, milli donanım ve yetişmiş insan gücüyle mümkün olur.
“İstihbaratsız devlet, gözleri bağlı koşucudur.”
Güçlü İstihbarat = Güçlü Devlet
Bugünün güvenlik denkleminde istihbarat, en az ordu kadar kritik. Uzay tabanlı uydular, elektronik dinleme sistemleri, siber izleme teknolojileri artık klasik insan istihbaratının ayrılmaz parçaları. İstihbarat olmadan yapılan devlet yönetimi, gözleri bağlı koşan bir maratoncudan farksızdır.
Türkiye, son yıllarda bu alanda önemli adımlar atıyor. Ancak sürdürülebilir başarı için teknolojiye tam hakimiyet ve sürekli yerlileşme şart.
Milli Güvenliğin Temeli, Milli Teknolojidir
Güvenlik artık çok boyutlu. Askeri, siyasi, ekonomik, çevresel ve toplumsal güvenlik birbirine bağlı. Bu karmaşık ortamda Türkiye’nin en büyük sigortası, bağımsız bir savunma sanayii olacaktır.
Bu yüzden mesele yalnızca savaş uçakları, tanklar veya yazılımlar değil; gelecek nesillerin özgür ve bağımsız yaşayabilmesi meselesidir.
“Milli güvenliğin temeli, milli teknolojidir.”
“Yerli yazılım, donanım ve teçhizat; ulusal onurumuzun sigortasıdır.”

Adem ONAR Resmi Sosyal Medya Hesapları
Twitter : twitter.com/adem_onar
Youtube : youtube.com/ademonar
Face : facebook.com/adem.onar.96
