Bu hafta “Ahiler Haftası”… Güzel sözler söylenecek, bir iki konferans yapılacak, sonra yine unutulacak. Oysa ahilik, bu toprakların en köklü mirasıdır. Ahi Evran’ın asırlardır öğrettiği şey şuydu: Üret, helal kazan, paylaş ve ahlakı asla terk etme.
“Pabucunu dama atmak” deyimi de işte bu ahlakın damgasıdır. Eğer bir esnaf müşterisini kandırır, ölçüde hile yapar, malını bozuk satarsa ahi teşkilatı onun pabucunu dükkânının damına asardı. Bu, “bu adama güvenilmez” ilanıydı. Dürüst olmayanın toplum önünde itibarsızlaştırılmasıydı.
Bugün ise tablo tersine döndü.
Hile yapanın pabucu dama atılmıyor, aksine ödüllendiriliyor. Dürüst olan ise rekabet edemiyor, siftahsız kepenk kapatıyor.
Bir zamanlar mahallenin bakkalı, terzisi, kasabı güven demekti. Şimdi zincir marketler dört koldan büyürken, küçük esnaf ayakta kalamıyor. Zincirlerin bir kalemde verdiği indirim, esnafın bir aylık emeğini yok ediyor. Tüketici de günü kurtarmak için “ucuz” olana koşuyor, ama aslında kendi mahallesindeki üreticiyi, komşusunu kaybediyor.
Ahilik “üret” diyordu. Biz ise ithalata bel bağladık. Çiftçi toprağını bırakıyor, sanayici makinelerini kapatıyor; çünkü ithal ürün daha ucuz geliyor. Oysa ucuz ithalat sadece bugünü kurtarıyor, yarını çökertiyor. Bir ülke üretmeden ayakta kalamaz, ama bizde üretici yalnız bırakılıyor.
En acısı da şu: Toplum üreticiye değil, siyasetçiye kulak veriyor. Bir siyasetçi kürsüde saatlerce konuşuyor, televizyonlarda günlerce tartışılıyor. Ama üreticinin sesi kimseye ulaşmıyor. Tarladaki çiftçinin, dükkânındaki esnafın derdi siyasetin gölgesinde kalıyor.
Ahilikte toplum esnafı denetler, hile yapana hesap sorardı. Bugün ise siyasetçi hata yaptığında bile toplum ses çıkarmıyor, sadece kendi çıkarına bakıyor.
Bir başka yozlaşma da şu: Herkes işine odaklanacağına başkasının açığını kolluyor. Esnaf “malımı nasıl daha iyi yaparım” demek yerine, “nasıl daha çok kâr ederim” hesabında. Vatandaş da emeğiyle kazanmak yerine başkasının açığını yakalamaya çalışıyor. Bu zihniyet, toplumu içten çürüten en büyük hastalıktır.
Sonuç ortada: Ahilikte hile yapanın pabucu dama atılırdı, bizde dürüst olanın pabucu dama atılıyor. O günlerde üretim ve ahlak yüceltilirdi, bizde siyaset ve çıkarcılık kutsanıyor.
Ahiler Haftası vesilesiyle şu soruları sormak şart:
Üretmeden tüketerek nereye varacağız?
Siyasetçiye verdiğimiz değeri üreticiye ne zaman vereceğiz?
Dürüst insanın pabucunu başköşeye koymayı, hilekârın pabucunu dama atmayı ne zaman öğreneceğiz?
Cevapları bulamazsak, sadece geçmişi yâd ederiz, ama geleceği kaybederiz.
