Afyonkarahisar son aylarda gastronomi alanında öyle işler yaptı ki, Kayserili olarak hayretle izliyor, hatta içimden isyan ediyorum. İsyanım Afyona değil, kendi değerlerimize sahip çıkmamaya...
Önce Afyon pastırması ve sucuğu Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret aldı.
Bakan İbrahim Yumaklı bizzat açıkladı: Afyon pastırması 34., sucuğu 35. ürün olarak Avrupa sofralarına girdi. Ardından 1930 kiloluk sucuklu yumurta Guinness Rekorlar Kitabı’na yazıldı.
Afyon, gastronomide hem Avrupa’da tescilli hem de dünyada rekor sahibi.
Peki ya Kayseri?
Pastırmanın, sucuğun, mantının başkenti olması gereken Kayseri, ne yazık ki hâlâ yerinde sayıyor. Afyon sahada koşuyor, Kayseri tribünden izliyor. Bizim olan değerlerimiz başkalarının vizyonuyla dünya vitrinine çıkıyor. Bir Kayserili olarak bu durum gerçekten zoruma gidiyor.
Sizin zorunuza gitmiyor mu?
Evet, Kayseri Gastronomi Günleri yakında yapılacak. Hemde Türkiye’nin en büyük millet bahçelerinden biri olan Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi’nde şeflerin, kooperatiflerin, üreticilerin katıldığı üç günlük şölen… Güzel mi? Güzel. Ama soruyorum:
– Afyon Guinness’e girmişken, Kayseri hâlâ festival çadırıyla mı övünecek?
– Kayseri pastırması, sucuğu, mantısı ve nice lezzetleri neden hâlâ AB’de tescilsiz?
– Kayseri'nin o eşsiz lezzetlerini dünya markası yapacak bir adım atılıyor mu?
Kayseri’nin hakkı sıradan bir festival değildir. Kayseri’nin hakkı, Guinness’te rekor, Avrupa’da tescil, dünyada marka olmaktır.
Üstelik iş sadece gastronomide değil, kültürde de benzer. “Kültür Yolu Festivali” adı altında yapılan etkinlik, kültürden uzak, Kayseri değerlerinden kopuk bir konser şenliğine dönüştü.
Kayseri’nin üstün değerleri, sanatçıları, şairleri, ozanları, âşıkları nerede?
Bu şehrin ruhu nerede?
Kültür Yolu dedikleri şey, yolun başında kültürü düşürmüş gibi.
Soruyorum: Kayseri’nin değerleri bu kadar mı kıymetsiz?
Afyon kendi mutfak mirasını dünyaya pazarlıyor, biz kendi kültürel mirasımızı bile görmezden geliyoruz. Gastronomide dünya rekoru kırmayı akıl edemiyoruz, kültürde de şehrin özünü sahneye çıkarmıyoruz. Peki bu vizyonsuzlukla Kayseri nasıl dünya haritasında hak ettiği yeri bulacak?
Madem gastronomide rekor kıramıyoruz, bari Guinness’e başka şekilde girelim: “En büyük millet bahçesinde aynı anda en çok kişi mantı açma rekoru”, “en kalabalık pastırma yeme etkinliği”, hatta “aynı anda en çok Kayserili’nin sucuk koklaması.” Bari bir yerden tarihe geçelim!
Şaka bir yana, gerçek ortada: Afyon tescilliyor, rekor kırıyor, dünyaya açılıyor. Kayseri ise kendi değerlerini konuşmak yerine, günü kurtaran organizasyonlarla avunuyor.
Kayseri’nin mutfağı, kültürü, tarihi sıradan değildir. Ama vizyon koymayan, büyük hedefler ortaya koymayan bir şehir, kendi mirasının gölgesinde kalmaya mahkûmdur.
Sorular gayet net:
Afyon yapıyor, peki Kayseri ne zaman silkelenip hak ettiği yere çıkacak?
UNESCO'nun Kreatif Şehirler Ağında yer alan Kayseri Gastronomi Günleri'nin üçüncüsünde Kayseri’nin Sofrasında Rekor Var mı?
Yoksa biz hep seyirci mi kalacağız?
Sözün bittiği yerde Afyonkarahisar'ın vizyoner yöneticilerini tebrik ediyorum.