Türk360 Haber
Mehmet GENÇSOY
Köşe Yazarı
Mehmet GENÇSOY
 

Pabucu Dama Atılan Ahlak ve Etiketlerin Ateşi

Geçtiğimiz cuma günü sabahın erken saatlerinde mahalle bakkalına, oradan da semt pazarına şöyle bir uğradım. Eskiden "günaydın, hayırlı işler" ile başlayan sohbetlerin yerini, etiketlere bakıp iç çekenlerin sessizliği, kasada "Acaba param yetecek mi?" gerginliği almış durumda. ​Rakamlar yalan söylemez, evet; bir enflasyon gerçeğiyle boğuşuyoruz. Maliyetler artıyor, enerji pahalı, döviz yerinde durmuyor. Bunları ekonomistlere bırakalım. Ancak benim bugün kalem oynatmak istediğim mesele, matematiksel bir hesap değil; vicdani bir hesap. ​Çünkü market raflarındaki yangının tek sebebi ekonomi değil; asıl yangın ticari ahlakımızda. ​Tarihin tozlu sayfalarını biraz araladığımızda, bu topraklarda ticaretin sadece "kâr etmek" olmadığını görürüz. Ahi Evran’ın kurduğu o muazzam nizamda ticaret; insan yetiştirme, toplumu ayakta tutma ve "hakka riayet etme" sanatıydı. ​Ahilikte bir kural vardı: "Pabucunu dama atmak." Bir esnaf hileli mal sattığında, müşteriyi kandırdığında ya da fahiş fiyatla haksız kazanç peşine düştüğünde, o dükkânın pabucu dama atılırdı. Bu, o esnaf için iflastan beterdi; itibarın bitişi, toplumdan dışlanmak demekti. ​Peki ya bugün? Bugün o pabuçları dama atmaya kalksak, inanın bana şehirlerin damlarında adım atacak yer kalmaz! ​Sabah aldığı ürüne öğleden sonra, maliyetinde hiçbir değişiklik olmadığı halde "piyasa yükseldi" bahanesiyle zam yapan esnaf, Ahiliğin neresinde? Depolarda mal saklayıp "yok çekerek" fiyatı şişiren toptancı, Ahi Evran’ın hangi öğüdünü dinliyor? ​Enflasyon, ne yazık ki bazıları için bir kamuflaj oldu. "Her şeye zam geliyor, ben de yapayım" diyerek, yüzde 10’luk maliyet artışını etikete yüzde 50 olarak yansıtan fırsatçılık, ekonominin değil, ahlakın çöküşüdür. Buna iktisatçılar "beklenti enflasyonu" diyebilir, ama Anadolu irfanında bunun adı bellidir: Fırsatçılık. ​Ahilikte "Siftah benden, bereketi Allah'tan" denilirdi. Komşusu siftah yapmadıysa müşteriyi ona gönderen o ince ruh, yerini "Altta kalanın canı çıksın" vahşiliğine bıraktı. Bereket kavramını kaybettik, sadece rakamlara, cirolara odaklandık. Oysa bereket, çok kazanmakta değil, helal kazanmaktaydı. ​Bizim enflasyonla mücadelemiz sadece Merkez Bankası'nın faiz kararlarıyla, Maliye'nin denetimleriyle başarıya ulaşamaz. Zabıta her dükkâna bir memur dikse ne yazar, esnafın vicdanında "Ahilik terazisi" bozulmuşsa? ​Çözüm mü? Çözüm, kaybettiğimiz o ruhu, "eline, beline, diline sahip ol" düsturunu yeniden hatırlamakta. Ticareti sadece para kazanma aracı değil, topluma hizmet aracı olarak gören o şuuru diriltmekte. ​Devlet denetler, ceza keser. Ama en büyük denetçi insanın kendi vicdanıdır. Eğer bir esnaf, akşam başını yastığa koyduğunda "Bugün krizden fırsat devşirip haksız kazanç sağladım mı?" diye kendine sormuyorsa, o yangın sönmez. ​Maliyetler düşer, dolar iner, enflasyon tek haneye gelir... Bunlar zamanla olur. Ama ahlak erozyonunun telafisi yoktur. ​Pabucumuzun dama atılacağı o utanç gününü beklemeden, ticari ahlakımızı raftaki tozlu yerinden indirip baş tacı etmemiz şart. ​Yoksa bu gidişle, kaybeden sadece cüzdanımız değil, insanlığımız olacak.
Ekleme Tarihi: 08 Aralık 2025 -Pazartesi
Mehmet GENÇSOY

Pabucu Dama Atılan Ahlak ve Etiketlerin Ateşi

Geçtiğimiz cuma günü sabahın erken saatlerinde mahalle bakkalına, oradan da semt pazarına şöyle bir uğradım. Eskiden "günaydın, hayırlı işler" ile başlayan sohbetlerin yerini, etiketlere bakıp iç çekenlerin sessizliği, kasada "Acaba param yetecek mi?" gerginliği almış durumda.

​Rakamlar yalan söylemez, evet; bir enflasyon gerçeğiyle boğuşuyoruz. Maliyetler artıyor, enerji pahalı, döviz yerinde durmuyor. Bunları ekonomistlere bırakalım. Ancak benim bugün kalem oynatmak istediğim mesele, matematiksel bir hesap değil; vicdani bir hesap.

​Çünkü market raflarındaki yangının tek sebebi ekonomi değil; asıl yangın ticari ahlakımızda.

​Tarihin tozlu sayfalarını biraz araladığımızda, bu topraklarda ticaretin sadece "kâr etmek" olmadığını görürüz. Ahi Evran’ın kurduğu o muazzam nizamda ticaret; insan yetiştirme, toplumu ayakta tutma ve "hakka riayet etme" sanatıydı.

​Ahilikte bir kural vardı: "Pabucunu dama atmak."

Bir esnaf hileli mal sattığında, müşteriyi kandırdığında ya da fahiş fiyatla haksız kazanç peşine düştüğünde, o dükkânın pabucu dama atılırdı. Bu, o esnaf için iflastan beterdi; itibarın bitişi, toplumdan dışlanmak demekti.

​Peki ya bugün?

Bugün o pabuçları dama atmaya kalksak, inanın bana şehirlerin damlarında adım atacak yer kalmaz!

​Sabah aldığı ürüne öğleden sonra, maliyetinde hiçbir değişiklik olmadığı halde "piyasa yükseldi" bahanesiyle zam yapan esnaf, Ahiliğin neresinde? Depolarda mal saklayıp "yok çekerek" fiyatı şişiren toptancı, Ahi Evran’ın hangi öğüdünü dinliyor?

​Enflasyon, ne yazık ki bazıları için bir kamuflaj oldu.

"Her şeye zam geliyor, ben de yapayım" diyerek, yüzde 10’luk maliyet artışını etikete yüzde 50 olarak yansıtan fırsatçılık, ekonominin değil, ahlakın çöküşüdür. Buna iktisatçılar "beklenti enflasyonu" diyebilir, ama Anadolu irfanında bunun adı bellidir: Fırsatçılık.

​Ahilikte "Siftah benden, bereketi Allah'tan" denilirdi. Komşusu siftah yapmadıysa müşteriyi ona gönderen o ince ruh, yerini "Altta kalanın canı çıksın" vahşiliğine bıraktı. Bereket kavramını kaybettik, sadece rakamlara, cirolara odaklandık. Oysa bereket, çok kazanmakta değil, helal kazanmaktaydı.

​Bizim enflasyonla mücadelemiz sadece Merkez Bankası'nın faiz kararlarıyla, Maliye'nin denetimleriyle başarıya ulaşamaz. Zabıta her dükkâna bir memur dikse ne yazar, esnafın vicdanında "Ahilik terazisi" bozulmuşsa?

​Çözüm mü?

Çözüm, kaybettiğimiz o ruhu, "eline, beline, diline sahip ol" düsturunu yeniden hatırlamakta. Ticareti sadece para kazanma aracı değil, topluma hizmet aracı olarak gören o şuuru diriltmekte.

​Devlet denetler, ceza keser. Ama en büyük denetçi insanın kendi vicdanıdır. Eğer bir esnaf, akşam başını yastığa koyduğunda "Bugün krizden fırsat devşirip haksız kazanç sağladım mı?" diye kendine sormuyorsa, o yangın sönmez.

​Maliyetler düşer, dolar iner, enflasyon tek haneye gelir... Bunlar zamanla olur. Ama ahlak erozyonunun telafisi yoktur.

​Pabucumuzun dama atılacağı o utanç gününü beklemeden, ticari ahlakımızı raftaki tozlu yerinden indirip baş tacı etmemiz şart.

​Yoksa bu gidişle, kaybeden sadece cüzdanımız değil, insanlığımız olacak.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.