İlhan İŞMAN
Köşe Yazarı
İlhan İŞMAN
 

Demokrasinin Görünmez Omurgası : Sivil Toplum

İçişleri Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 120 binden fazla dernek, 5 binden fazla vakıf faaliyet gösteriyor. Ancak TÜSEV’in raporlarına göre bu kuruluşların sadece %10’u düzenli etkinlik yürütebiliyor. Üye katılımı ve finansal sürdürülebilirlik en büyük sorunlar arasında. ABD: Yaklaşık 1,5 milyon STK bulunuyor. Sivil toplum kuruluşlarının gönüllü faaliyetleri, ABD ekonomisinin %5’ine denk gelen bir katkı sağlıyor. Avrupa Birliği: AB ülkelerinde STK’lar karar alma süreçlerine resmî danışma mekanizmalarıyla dahil ediliyor. Özellikle çevre, insan hakları ve göç politikalarında sivil toplumun sesi belirleyici. Dünya Genelinde Eğilim: Küresel Güney ülkelerinde (Afrika, Asya) sivil toplum, çoğunlukla dış fonlara bağımlı ve bu da bağımsızlık tartışmalarını beraberinde getiriyor. Otoriter rejimlerde STK’lar baskı, kapatma ve cezalarla karşı karşıya kalıyor. Sandık tek başına demokrasi değildir. Demokrasi, ancak güçlü bir sivil toplumla ayakta kalır. Katılım, temsil ve denetim olmadan halkın sesi duyulmaz, hesap sorulmaz, özgürlükler kökleşmez. Sivil toplum kuruluşları, devlet dışında faaliyet gösteren, kamu yararını gözeten, belirli bir amaç etrafında örgütlenmiş, kar amacı gütmeyen kuruluşlardır.  Bu kuruluşların demokrasideki önemi, toplumun farklı kesimlerinin katılımını ve sesini duyurmasını sağlamalarıdır.  Sivil toplum kuruluşları aynı zamanda, toplumsal sorunlara duyarlılık oluşturarak, demokratik süreçlerde toplumun, özgürce katılımını teşvik eder. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin vazgeçilmez ögesi olduğunu söylemek gerekir. Demokrasiden söz ederken genellikle sandığı, seçimleri, parlamentoyu konuşuruz. Oysa demokrasinin gerçek anlamda işlemesi için bir başka sac ayağı sivil toplumdur. Bireylerin gönüllü olarak bir araya gelip sesini duyurduğu, denge-denetim mekanizmalarını harekete geçirdiği, özgürlük ve adalet taleplerini yükselttiği alan tam da burasıdır. Kökleri Osmanlı’daki vakıflara ve loncalara dayanan sivil toplum, Tanzimat’la birlikte Batılı tarz örgütlenmelerle gelişmiştir. Cumhuriyet döneminde dernekler, sendikalar, meslek örgütleri modernleşmenin taşıyıcısı olmuştur. Bugün ise sivil toplum, yalnızca sosyal alanda değil, demokratik katılımın da anahtarıdır. Sivil toplumun demokrasideki rolü üç kelimeyle özetlenir: Katılım: Toplumun farklı kesimlerinin sesini duyurur. Temsil: Çeşitliliği karar mekanizmalarına taşır. Denetim: Kamu kurumlarını izler, eleştirir, şeffaflık ve hesap verebilirliği güçlendirir. Günümüzde Sivil toplumun yaşadığı bir sürü sorun ve sıkıntı bulunmaktadır. Bu sorunların en önemlisi finansal sürdürülebilirliktir. Devletin zaman zaman baskıcı yaklaşımı, yasal kısıtlamalar ve toplumun ilgisizliği de sivil toplumu zayıflatan en önemli sorunlar olarak önümüzde durmaktadır. Aslında Dünya genelinde de durum farklı değil; kimi ülkelerde fikir üretim merkezi olan STK’lar, kimi ülkelerde baskı altında nefes almakta zorlanan bir pozisyonda bulunuyor. Pekiyi çözüm Nerede? Eğitim ve farkındalık: Gençler ve kadınların sürece dahil edilmesi gerekir. Yasal düzenlemeler: Özgür ve güvenli, pozitif çalışma ortamları çoğaltılmalı. Finansal çeşitlilik: Bağımsız fon modelleri ve yeni destek mekanizmaları ile STK’lar desteklenmeli. Demokrasi yalnızca seçim günü değil; her gün, her alanda, her yurttaşın sesini duyurabildiği bir süreçtir. Güçlü bir sivil toplum olmadan, demokrasi nefessiz kalır. Demokrasinin temel unsurlarından biri olan iletişim, demokratik süreçlerde önemli bir rol oynamaktadır. İletişim, farklı fikirlerin ifade edilmesini, bilgi akışını ve toplumsal katılımı sağlayarak demokrasinin işleyişine katkıda bulunur. Ayrıca, demokratik karar alma süreçlerinde vatandaşların düşüncelerini ifade etmelerini ve toplumsal ihtiyaçların belirlenmesini sağlar. Bu nedenle, demokrasi ile iletişim arasındaki ilişki oldukça önemlidir ve demokratik toplumlarda etkili iletişim, toplumsal katılımın ve vatandaşların bilinçli bir şekilde karar alma süreçlerine katılmasının anahtarıdır. İletişimin demokratik süreçlerdeki rolü, toplumsal katılımın sağlanmasında ve karar alma süreçlerinin adil ve şeffaf olmasında oldukça önemlidir.  Demokrasi, çeşitli fikirlerin ifade edilmesine ve toplumsal ihtiyaçların belirlenmesine dayandığı için iletişim demokratik süreçlerin temelini oluşturur.  Toplumun farklı kesimlerinden gelen görüşlerin ifade edilmesi, bilgi akışının sağlanması ve toplumsal diyalogların güçlendirilmesi, demokrasiyi güçlendiren unsurlardır. Bu nedenle, sivil toplum kuruluşlarının demokratik süreçlerde etkili iletişim stratejileri geliştirmesi, toplumsal katılımın artırılmasına ve demokratik değerlerin güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır. Empati, iletişim sürecinde karşımızdakini anlamak, duygularını anlayışla karşılamak ve onun hissettiklerini paylaşmak anlamına gelir. Sivil toplum kuruluşlarında çalışan bireylerin empati yeteneklerini geliştirmesi, hem iç iletişim hem de dış iletişimde daha etkili bir şekilde karşılıklı anlayış ve saygı ortamı oluşturulmasına katkı sağlar. Empati, herhangi bir iletişim sürecinde karşılıklı anlayışın ve etkileşimin temelini oluşturur. Empati ile iletişim arasındaki ilişki, karşılıklı anlayış, saygı ve etkili iletişimin temelini oluşturur.  Sivil toplum kuruluşlarında empati, farklı bakış açılarını anlama ve kabul etme, etkili iletişim kurma ve çatışma çözme süreçlerinde önemli bir role sahiptir.  Empati, çalışanların birbirini anlaması ve desteklemesi açısından kuruluş içi ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda, kuruluşun dış dünyayla olan iletişiminde de empatik bir yaklaşım, toplumun duyarlılığını ve desteğini kazanmasına katkı sağlar. Sivil toplum kuruluşlarının temelinde ortak akıl yatar; çünkü bu kuruluşlar, toplumun farklı kesimlerinden gelen bireylerin ortak sorunlara çözüm bulmaya çalıştığı platformlardır.  Ortak akıl, farklı fikirlerin bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda hareket etmesini sağlar. Bu da, sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerine ve başarılarına olumlu yönde yansır. Dolayısıyla, sivil toplum kuruluşlarının varlık sebebi olan ortak akıl kavramı, toplumsal gelişim ve demokrasinin güçlenmesi için hayati öneme sahiptir. Güçlü toplum, güçlü demokrasi… Sivil toplum susarsa, demokrasi dilsiz kalır.” Katıl, temsil et, denetle… İşte demokratik vatandaşlık budur… Unutmayalım ki demokrasinin nefesi bizleriz.  Bir derneğe üye olun, bir vakfa katkı sağlayın, bir sendikanın sesine kulak verin, bir meslek örgütünde söyleyecek sözünüz olsun.  Siz de bir sivil toplum kuruluşuna destek olun, demokrasiye nefes katın.
Ekleme Tarihi: 15 Ekim 2025 -Çarşamba
İlhan İŞMAN

Demokrasinin Görünmez Omurgası : Sivil Toplum

İçişleri Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 120 binden fazla dernek, 5 binden fazla vakıf faaliyet gösteriyor. Ancak TÜSEV’in raporlarına göre bu kuruluşların sadece %10’u düzenli etkinlik yürütebiliyor. Üye katılımı ve finansal sürdürülebilirlik en büyük sorunlar arasında.

ABD:

Yaklaşık 1,5 milyon STK bulunuyor. Sivil toplum kuruluşlarının gönüllü faaliyetleri, ABD ekonomisinin %5’ine denk gelen bir katkı sağlıyor.

Avrupa Birliği:

AB ülkelerinde STK’lar karar alma süreçlerine resmî danışma mekanizmalarıyla dahil ediliyor.

Özellikle çevre, insan hakları ve göç politikalarında sivil toplumun sesi belirleyici.

Dünya Genelinde Eğilim:

Küresel Güney ülkelerinde (Afrika, Asya) sivil toplum, çoğunlukla dış fonlara bağımlı ve bu da bağımsızlık tartışmalarını beraberinde getiriyor.

Otoriter rejimlerde STK’lar baskı, kapatma ve cezalarla karşı karşıya kalıyor.

Sandık tek başına demokrasi değildir. Demokrasi, ancak güçlü bir sivil toplumla ayakta kalır. Katılım, temsil ve denetim olmadan halkın sesi duyulmaz, hesap sorulmaz, özgürlükler kökleşmez.

Sivil toplum kuruluşları, devlet dışında faaliyet gösteren, kamu yararını gözeten, belirli bir amaç etrafında örgütlenmiş, kar amacı gütmeyen kuruluşlardır. 

Bu kuruluşların demokrasideki önemi, toplumun farklı kesimlerinin katılımını ve sesini duyurmasını sağlamalarıdır. 

Sivil toplum kuruluşları aynı zamanda, toplumsal sorunlara duyarlılık oluşturarak, demokratik süreçlerde toplumun, özgürce katılımını teşvik eder. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin vazgeçilmez ögesi olduğunu söylemek gerekir.

Demokrasiden söz ederken genellikle sandığı, seçimleri, parlamentoyu konuşuruz. Oysa demokrasinin gerçek anlamda işlemesi için bir başka sac ayağı sivil toplumdur. Bireylerin gönüllü olarak bir araya gelip sesini duyurduğu, denge-denetim mekanizmalarını harekete geçirdiği, özgürlük ve adalet taleplerini yükselttiği alan tam da burasıdır.

Kökleri Osmanlı’daki vakıflara ve loncalara dayanan sivil toplum, Tanzimat’la birlikte Batılı tarz örgütlenmelerle gelişmiştir. Cumhuriyet döneminde dernekler, sendikalar, meslek örgütleri modernleşmenin taşıyıcısı olmuştur. Bugün ise sivil toplum, yalnızca sosyal alanda değil, demokratik katılımın da anahtarıdır.

Sivil toplumun demokrasideki rolü üç kelimeyle özetlenir:

Katılım: Toplumun farklı kesimlerinin sesini duyurur.

Temsil: Çeşitliliği karar mekanizmalarına taşır.

Denetim: Kamu kurumlarını izler, eleştirir, şeffaflık ve hesap verebilirliği güçlendirir.

Günümüzde Sivil toplumun yaşadığı bir sürü sorun ve sıkıntı bulunmaktadır. Bu sorunların en önemlisi finansal sürdürülebilirliktir. Devletin zaman zaman baskıcı yaklaşımı, yasal kısıtlamalar ve toplumun ilgisizliği de sivil toplumu zayıflatan en önemli sorunlar olarak önümüzde durmaktadır. Aslında Dünya genelinde de durum farklı değil; kimi ülkelerde fikir üretim merkezi olan STK’lar, kimi ülkelerde baskı altında nefes almakta zorlanan bir pozisyonda bulunuyor.

Pekiyi çözüm Nerede?

Eğitim ve farkındalık: Gençler ve kadınların sürece dahil edilmesi gerekir.

Yasal düzenlemeler: Özgür ve güvenli, pozitif çalışma ortamları çoğaltılmalı.

Finansal çeşitlilik: Bağımsız fon modelleri ve yeni destek mekanizmaları ile STK’lar desteklenmeli.

Demokrasi yalnızca seçim günü değil; her gün, her alanda, her yurttaşın sesini duyurabildiği bir süreçtir. Güçlü bir sivil toplum olmadan, demokrasi nefessiz kalır.

Demokrasinin temel unsurlarından biri olan iletişim, demokratik süreçlerde önemli bir rol oynamaktadır. İletişim, farklı fikirlerin ifade edilmesini, bilgi akışını ve toplumsal katılımı sağlayarak demokrasinin işleyişine katkıda bulunur. Ayrıca, demokratik karar alma süreçlerinde vatandaşların düşüncelerini ifade etmelerini ve toplumsal ihtiyaçların belirlenmesini sağlar. Bu nedenle, demokrasi ile iletişim arasındaki ilişki oldukça önemlidir ve demokratik toplumlarda etkili iletişim, toplumsal katılımın ve vatandaşların bilinçli bir şekilde karar alma süreçlerine katılmasının anahtarıdır.

İletişimin demokratik süreçlerdeki rolü, toplumsal katılımın sağlanmasında ve karar alma süreçlerinin adil ve şeffaf olmasında oldukça önemlidir. 

Demokrasi, çeşitli fikirlerin ifade edilmesine ve toplumsal ihtiyaçların belirlenmesine dayandığı için iletişim demokratik süreçlerin temelini oluşturur. 

Toplumun farklı kesimlerinden gelen görüşlerin ifade edilmesi, bilgi akışının sağlanması ve toplumsal diyalogların güçlendirilmesi, demokrasiyi güçlendiren unsurlardır. Bu nedenle, sivil toplum kuruluşlarının demokratik süreçlerde etkili iletişim stratejileri geliştirmesi, toplumsal katılımın artırılmasına ve demokratik değerlerin güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır.

Empati, iletişim sürecinde karşımızdakini anlamak, duygularını anlayışla karşılamak ve onun hissettiklerini paylaşmak anlamına gelir. Sivil toplum kuruluşlarında çalışan bireylerin empati yeteneklerini geliştirmesi, hem iç iletişim hem de dış iletişimde daha etkili bir şekilde karşılıklı anlayış ve saygı ortamı oluşturulmasına katkı sağlar. Empati, herhangi bir iletişim sürecinde karşılıklı anlayışın ve etkileşimin temelini oluşturur.

Empati ile iletişim arasındaki ilişki, karşılıklı anlayış, saygı ve etkili iletişimin temelini oluşturur. 

Sivil toplum kuruluşlarında empati, farklı bakış açılarını anlama ve kabul etme, etkili iletişim kurma ve çatışma çözme süreçlerinde önemli bir role sahiptir. 

Empati, çalışanların birbirini anlaması ve desteklemesi açısından kuruluş içi ilişkilerin güçlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda, kuruluşun dış dünyayla olan iletişiminde de empatik bir yaklaşım, toplumun duyarlılığını ve desteğini kazanmasına katkı sağlar.

Sivil toplum kuruluşlarının temelinde ortak akıl yatar; çünkü bu kuruluşlar, toplumun farklı kesimlerinden gelen bireylerin ortak sorunlara çözüm bulmaya çalıştığı platformlardır. 

Ortak akıl, farklı fikirlerin bir araya gelerek ortak bir amaç doğrultusunda hareket etmesini sağlar. Bu da, sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerine ve başarılarına olumlu yönde yansır. Dolayısıyla, sivil toplum kuruluşlarının varlık sebebi olan ortak akıl kavramı, toplumsal gelişim ve demokrasinin güçlenmesi için hayati öneme sahiptir.

Güçlü toplum, güçlü demokrasi… Sivil toplum susarsa, demokrasi dilsiz kalır.”

Katıl, temsil et, denetle… İşte demokratik vatandaşlık budur…

Unutmayalım ki demokrasinin nefesi bizleriz. 

Bir derneğe üye olun, bir vakfa katkı sağlayın, bir sendikanın sesine kulak verin, bir meslek örgütünde söyleyecek sözünüz olsun. 

Siz de bir sivil toplum kuruluşuna destek olun, demokrasiye nefes katın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.