İlhan İŞMAN
Köşe Yazarı
İlhan İŞMAN
 

Herkes Kendine Yakışanı Yapar…

Bu ülke hâlâ dimdik ayaktaysa, sebebi çok konuşanlar, meydanı boş bulup gereksiz lafı uzatanlar değil; sessizce işlerini doğru yapan, her işin iyisini, doğrusunu yapan insanlardır.  Dürüst, temiz, çalışkan, iyi niyetli, pozitif insanlar… Hak yemeyen, emeğe saygı duyan; yetimin hakkını, yaşlının duasını, emeklinin emeğini unutmayanlardır. Onlar kendi karakterlerine yakışanı yapıyorlar.  Bu yazı onlara bir teşekkür; yolunu şaşıranlara da bir hatırlatma olsun. İşimiz elbette ahkam kesmek, ukalalık etmek, üsten bakan bir bakışla had bildirmek değil. Bir bildiğimiz varsa o da had bilmektir. Affınıza sığınarak iyi niyetle, yüreğimizden geçenleri söylüyoruz. Bu “Kimse görmese de, alkış olmasa da, hesabı sorulmasa da doğru olanı yapayım; eksik kalmasın” yaklaşımıdır. Unuttuklarımızı hatırlatma gayretidir.  Çöpteki ekmeği yerden alıp yerine koymaktır. Her canlıya saygı duymak, hayat hakkı tanımaktır. Trafikte sinyal verip yayaya yol açmaktır. İşte hakkı olana hakkını verip torpili reddetmektir. “Ben bana yakışanı yaparım” diyen, gösterişsiz bir iyilik stratejisidir: küçük ama düzenli; sessiz ama kalıcı bir duruştur. Çünkü iyi davranış iyi örnek doğurur; iyi örnek iyi düzen kurar. Bir hayalimiz var !? Kısaca, herkesin kendine yakışanı yaptığı bir ülke: Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü hüküm sürsün. Kural güçlüye göre değil, herkese göre geçerli olsun. Mahkemede, ihalede, atamada ölçü tek olsun: kanun ve liyakat. Demokratik ve laik düzen vazgeçilmezimiz olsun. Sandıkta söz milletin; devlette ölçü hukukun üstünlüğü olsun. İnançlar saygı görsün; devlet tüm inançlara eşit mesafede dursun. Vicdan özgür olsun, vatandaş değer görsün. Eğitim baş tacı yapılsın. Anaokulundan üniversiteye nitelikli, erişilebilir çağdaş bir eğitim anlayışı olsun. Ezber değil düşünme; itaat değil merak; not değil üretken bilgi. Okulun kapısı kütüphaneye, atölyeye, sahaya açılsın. Sosyal ve kültürel gelişime önem verilsin. Kütüphanesi dolu, tiyatrosu açık, konseri ulaşılabilir şehirler olsun. Gençler sporda ve sanatta nefes alsın; kadınlar eşit ve güvende yaşasın; yaşlılar kalabalıkta yalnız kalmasın. Emek ve liyakate saygı gösterilsin. İş, tanıdığa göre değil ehline verilsin. İnsanların fikirlerine, birikimlerine değer verilsin. Boş, beleş insanlar değil hak eden, hak ettiği yere gelsin, değer görsün. Bu coğrafyada ayakta kalmanın şartı budur.  Zemin sert, rüzgâr sert. Aklımızı başımıza devşirelim. Akıl + ahlak + adalet olmadan bu coğrafyada tutunamayız. Başka türlü ayakta kalamayız. Gerçekler acıdır ve acıtır… Günümüzde İnsanların öğütler duymaya, nasihatler dinlemeye pek tahammülleri yok ama biz yine de üzerimize düşen toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirelim. İyilere öğütler… Tutarlı ol, tutarlılığı bırakma. Söz bir, iş bir. Bugünün küçük doğruları yarının büyük güvenini biriktirir. Nezaketi ucuz sanma. Bir selam, bir “buyurun”, bir “teşekkürler”… Toplumun bereketidir. Bilgini paylaş, kibirden uzak dur. Bilgi paylaşıldıkça ışık artar; kibir büyüdükçe göz kararır. Aç gözlü olma, hakkını bil, hakkını ara. Sessizlik erdemdir; haksızlığa susmak değildir. Hak aramak kavga değil, medeniyettir. Her zaman “ben bana yakışanı yaparım” de ve sana yakışanı yap. Herkesin elini çektiği anda senin elin direksiyonda kalsın. Bana neci olma. Haksızlıklara karşı kayıtsız kalma. Toplumun rotasını küçük iyilikler düzeltir. Kötülere nasihatler… Kurnazlığın hesabı geç kesilir ama ağır çıkar. Kısa yol, uzun utançtır. Bugün kazandım sandığın yarın kaybolur. Ceremesini çocukların çeker. Torpil, hem alanı hem vereni küçültür. Bir kişiye haksız yer açmak, yüz kişinin önünü kapatır. Güveni yitiren, sonunda güvene muhtaç kalır. Küfür, hakaret, şiddet güç değil zayıflıktır. Bağıran haklı olmaz; delil haklı yapar. Unutma insana saygı, kendine saygıdır. Kamunun malı deniz değildir. Oturduğun koltuk babanın malı değildir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Bir gün gelir senden çıkar, çocuğundan çıkar. İlahi adaletin kılıcı keskindir. Her zaman çalışır.  İsraftan kaçın. İsraf, hırsızlığın cilalı adıdır. Vergi, yetimin lokmasıdır; heveslerin değil hizmetin bütçesidir. Trafikte sabırsızlık, hayata sabotajdır. Sinyal vermeyen, sırayı bozan; işte de hakkı yer. Küçük kuralı çiğneyen, büyük kuralı da çiğner. Günlük hayatın küçük, ülkenin büyük kuralları: Yaya geçidinde dur; toplantıda sıranı bekle. Çöpleri ayrıştır; sözlerini ayarla. Çocukların geleceğimlzln teminatı olduğunu unutma; aksakallıları, büyükleri dikkatle dinle. İşe zamanında gel; hakkı zamanında ver. Komşunun ışığı yanıyorsa kapısını çal; devlette ışık yanıyorsa hesabını sor. Bu minik ritüeller, büyük yıkımları önleyen sessiz kahramanlardır. Demokrasi ve laiklik: Nefes borumuzdur. Demokrasi sadece seçim değil; gündelik saygıdır. Laiklik sadece ilke değil; ortak barıştır. Kimse kimseye inancını dayatmaz; devlet kimsenin inancını ölçmez. Böyle olunca herkes başını dik tutar; kimse kimsenin gölgesinde büyümez. Adalet: Devletin terazisi, toplumun vicdanıdır. Adalet gecikirse eksilir. Savcı, hâkim, kolluk için ölçü tek: kanun. Yargıda tarafsızlık, idarede şeffaflık; ihalede rekabet, atamada liyakat… Hukukun üstünlüğü böyle kurulur, böyle korunur. Yolun başı, yürüyüşün gücü Eğitimdir. Eğitimsiz toplum pusulasız gemi gibidir. Öğretmen güçlüyse gelecek güçlü olur. Çocuklarımız kod yazmayı da türkü söylemeyi de bilsin; deney yapmayı da şiir okumayı da öğrensin. Meslek liseleri üretime, üniversiteler bilime, kurslar hayata bağlansın. Eğitim sınıfta bitmesin; kütüphanede, atölyede, sokakta sürsün. “Herkes kendine yakışanı yapar.” “Üstünlerin hukuku yıkar; hukukun üstünlüğü yaşatır.” “Nezaket ücretsizdir, getirisi yüksektir.” “Kısa yolun sonu uzun pişmanlıktır.” “Torpilin girdiği kapıdan liyakat çıkar.” “Bir toplum, kurallarına uyanların omzunda yükselir.” “Ben bana yakışanı yaparım” diyen, yarına güvenli bir temel atar. Herkes kendine yakışanı yaparsa bu ülke ferahlar. Birlik, beraberlik, dayanışma güçlenir… Biz; hukukun üstün olduğu, demokratik ve laik, eğitimi güçlü; sosyal ve kültürel olarak zengin bir ülke istiyoruz. Bu romantik bir hayal değil; her günkü küçük doğruların toplamıdır. Şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Aklımızı başımıza alalım. Bugün yaya geçidinde duralım ki yarın adalet sarayında beklemeyelim. Bugün sınıfın kapısını açalım ki yarın ülkenin ufku açılsın. Bugün “ben bana yakışanı yaparım” diyelim ki yarın hepimiz dimdik ayakta duralım. Kalın sağlıcakla… 
Ekleme Tarihi: 20 Ekim 2025 -Pazartesi
İlhan İŞMAN

Herkes Kendine Yakışanı Yapar…

Bu ülke hâlâ dimdik ayaktaysa, sebebi çok konuşanlar, meydanı boş bulup gereksiz lafı uzatanlar değil; sessizce işlerini doğru yapan, her işin iyisini, doğrusunu yapan insanlardır. 

Dürüst, temiz, çalışkan, iyi niyetli, pozitif insanlar… Hak yemeyen, emeğe saygı duyan; yetimin hakkını, yaşlının duasını, emeklinin emeğini unutmayanlardır. Onlar kendi karakterlerine yakışanı yapıyorlar. 

Bu yazı onlara bir teşekkür; yolunu şaşıranlara da bir hatırlatma olsun. İşimiz elbette ahkam kesmek, ukalalık etmek, üsten bakan bir bakışla had bildirmek değil. Bir bildiğimiz varsa o da had bilmektir. Affınıza sığınarak iyi niyetle, yüreğimizden geçenleri söylüyoruz.

Bu “Kimse görmese de, alkış olmasa da, hesabı sorulmasa da doğru olanı yapayım; eksik kalmasın” yaklaşımıdır. Unuttuklarımızı hatırlatma gayretidir. 

Çöpteki ekmeği yerden alıp yerine koymaktır. Her canlıya saygı duymak, hayat hakkı tanımaktır. Trafikte sinyal verip yayaya yol açmaktır. İşte hakkı olana hakkını verip torpili reddetmektir. “Ben bana yakışanı yaparım” diyen, gösterişsiz bir iyilik stratejisidir: küçük ama düzenli; sessiz ama kalıcı bir duruştur. Çünkü iyi davranış iyi örnek doğurur; iyi örnek iyi düzen kurar.

Bir hayalimiz var !?

Kısaca, herkesin kendine yakışanı yaptığı bir ülke:

Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü hüküm sürsün. Kural güçlüye göre değil, herkese göre geçerli olsun. Mahkemede, ihalede, atamada ölçü tek olsun: kanun ve liyakat.

Demokratik ve laik düzen vazgeçilmezimiz olsun. Sandıkta söz milletin; devlette ölçü hukukun üstünlüğü olsun. İnançlar saygı görsün; devlet tüm inançlara eşit mesafede dursun. Vicdan özgür olsun, vatandaş değer görsün.

Eğitim baş tacı yapılsın. Anaokulundan üniversiteye nitelikli, erişilebilir çağdaş bir eğitim anlayışı olsun. Ezber değil düşünme; itaat değil merak; not değil üretken bilgi. Okulun kapısı kütüphaneye, atölyeye, sahaya açılsın.

Sosyal ve kültürel gelişime önem verilsin. Kütüphanesi dolu, tiyatrosu açık, konseri ulaşılabilir şehirler olsun. Gençler sporda ve sanatta nefes alsın; kadınlar eşit ve güvende yaşasın; yaşlılar kalabalıkta yalnız kalmasın.

Emek ve liyakate saygı gösterilsin. İş, tanıdığa göre değil ehline verilsin. İnsanların fikirlerine, birikimlerine değer verilsin. Boş, beleş insanlar değil hak eden, hak ettiği yere gelsin, değer görsün.

Bu coğrafyada ayakta kalmanın şartı budur. 

Zemin sert, rüzgâr sert. Aklımızı başımıza devşirelim. Akıl + ahlak + adalet olmadan bu coğrafyada tutunamayız. Başka türlü ayakta kalamayız.

Gerçekler acıdır ve acıtır… Günümüzde İnsanların öğütler duymaya, nasihatler dinlemeye pek tahammülleri yok ama biz yine de üzerimize düşen toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirelim.

İyilere öğütler…

Tutarlı ol, tutarlılığı bırakma. Söz bir, iş bir. Bugünün küçük doğruları yarının büyük güvenini biriktirir.

Nezaketi ucuz sanma. Bir selam, bir “buyurun”, bir “teşekkürler”… Toplumun bereketidir.

Bilgini paylaş, kibirden uzak dur. Bilgi paylaşıldıkça ışık artar; kibir büyüdükçe göz kararır.

Aç gözlü olma, hakkını bil, hakkını ara. Sessizlik erdemdir; haksızlığa susmak değildir. Hak aramak kavga değil, medeniyettir.

Her zaman “ben bana yakışanı yaparım” de ve sana yakışanı yap. Herkesin elini çektiği anda senin elin direksiyonda kalsın. Bana neci olma. Haksızlıklara karşı kayıtsız kalma. Toplumun rotasını küçük iyilikler düzeltir.

Kötülere nasihatler…

Kurnazlığın hesabı geç kesilir ama ağır çıkar. Kısa yol, uzun utançtır. Bugün kazandım sandığın yarın kaybolur. Ceremesini çocukların çeker.

Torpil, hem alanı hem vereni küçültür. Bir kişiye haksız yer açmak, yüz kişinin önünü kapatır. Güveni yitiren, sonunda güvene muhtaç kalır.

Küfür, hakaret, şiddet güç değil zayıflıktır. Bağıran haklı olmaz; delil haklı yapar. Unutma insana saygı, kendine saygıdır.

Kamunun malı deniz değildir. Oturduğun koltuk babanın malı değildir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Bir gün gelir senden çıkar, çocuğundan çıkar. İlahi adaletin kılıcı keskindir. Her zaman çalışır. 

İsraftan kaçın. İsraf, hırsızlığın cilalı adıdır. Vergi, yetimin lokmasıdır; heveslerin değil hizmetin bütçesidir.

Trafikte sabırsızlık, hayata sabotajdır. Sinyal vermeyen, sırayı bozan; işte de hakkı yer. Küçük kuralı çiğneyen, büyük kuralı da çiğner.

Günlük hayatın küçük, ülkenin büyük kuralları: Yaya geçidinde dur; toplantıda sıranı bekle.

Çöpleri ayrıştır; sözlerini ayarla. Çocukların geleceğimlzln teminatı olduğunu unutma; aksakallıları, büyükleri dikkatle dinle. İşe zamanında gel; hakkı zamanında ver. Komşunun ışığı yanıyorsa kapısını çal; devlette ışık yanıyorsa hesabını sor.

Bu minik ritüeller, büyük yıkımları önleyen sessiz kahramanlardır.

Demokrasi ve laiklik: Nefes borumuzdur.

Demokrasi sadece seçim değil; gündelik saygıdır. Laiklik sadece ilke değil; ortak barıştır. Kimse kimseye inancını dayatmaz; devlet kimsenin inancını ölçmez. Böyle olunca herkes başını dik tutar; kimse kimsenin gölgesinde büyümez.

Adalet: Devletin terazisi, toplumun vicdanıdır.

Adalet gecikirse eksilir. Savcı, hâkim, kolluk için ölçü tek: kanun.

Yargıda tarafsızlık, idarede şeffaflık; ihalede rekabet, atamada liyakat… Hukukun üstünlüğü böyle kurulur, böyle korunur.

Yolun başı, yürüyüşün gücü Eğitimdir.

Eğitimsiz toplum pusulasız gemi gibidir. Öğretmen güçlüyse gelecek güçlü olur.

Çocuklarımız kod yazmayı da türkü söylemeyi de bilsin; deney yapmayı da şiir okumayı da öğrensin. Meslek liseleri üretime, üniversiteler bilime, kurslar hayata bağlansın. Eğitim sınıfta bitmesin; kütüphanede, atölyede, sokakta sürsün.

“Herkes kendine yakışanı yapar.”

“Üstünlerin hukuku yıkar; hukukun üstünlüğü yaşatır.”

“Nezaket ücretsizdir, getirisi yüksektir.”

“Kısa yolun sonu uzun pişmanlıktır.”

“Torpilin girdiği kapıdan liyakat çıkar.”

“Bir toplum, kurallarına uyanların omzunda yükselir.”

“Ben bana yakışanı yaparım” diyen, yarına güvenli bir temel atar.

Herkes kendine yakışanı yaparsa bu ülke ferahlar. Birlik, beraberlik, dayanışma güçlenir…

Biz; hukukun üstün olduğu, demokratik ve laik, eğitimi güçlü; sosyal ve kültürel olarak zengin bir ülke istiyoruz. Bu romantik bir hayal değil; her günkü küçük doğruların toplamıdır.

Şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Aklımızı başımıza alalım.

Bugün yaya geçidinde duralım ki yarın adalet sarayında beklemeyelim.

Bugün sınıfın kapısını açalım ki yarın ülkenin ufku açılsın.

Bugün “ben bana yakışanı yaparım” diyelim ki yarın hepimiz dimdik ayakta duralım.

Kalın sağlıcakla… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.