Türkiye, çalışma hayatında en çok konuşulması gereken ama en az gündemde kalan bir gerçekle karşı karşıya: iş kazaları ve meslek hastalıkları. Her yıl binlerce çalışanımız hayatını kaybediyor, on binlercesi yaralanıyor ya da meslek hastalıkları yüzünden sessizce yaşamını yitiriyor. Bu tablo sadece rakamlardan ibaret değil; ardında yarım kalmış hayatlar, dağılan aileler ve toplumun vicdanında kapanmayan yaralar bırakıyor.
Türkiye’nin Tablosu
SGK verilerine göre 2017–2022 arasında Türkiye’de 2,7 milyon iş kazası yaşandı, 8.480 çalışan hayatını kaybetti. Aynı dönemde yalnızca 5.901 kişiye meslek hastalığı tanısı konuldu, bu hastalıklar nedeniyle 48 kişi öldü. Yalnızca 2022 yılında bile 588 binin üzerinde iş kazası yaşandı, bunların 1.517’si ölümle sonuçlandı.
2024 verileri ise daha çarpıcı: İnşaat sektöründe tek başına 86.736 iş kazası yaşandı, 552 çalışan öldü. Bu, tüm ölümcül kazaların yaklaşık üçte birine karşılık geliyor.
Dünya Ölçeğinde Sessiz Çığlık
Sorun sadece bize özgü değil. ILO ve Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada her yıl yaklaşık 2,8 milyon kişi iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Ayrıca 395 milyon çalışan işyerinde yaralanıyor. Bu ölümlerin %19’u doğrudan kazalardan kaynaklanırken geri kalanı uzun çalışma saatleri, kimyasal maruziyet, stres, toz, gürültü ve ergonomik sorunlar gibi “görünmez” risklerle ilişkilendiriliyor.
Yerel Yönetimlerdeki Riskler
Belediyeler, iş kazaları bakımından en yüksek riskli alanlardan biridir. Çöp toplama, yol ve asfalt çalışmaları, park-bahçe hizmetleri gibi işler ağır ve tehlikeli işler sınıfındadır. Ancak yerel yönetimlerdeki tehlike sadece bu fiziksel risklerle sınırlı değildir. Mobbing gibi psikolojik şiddet de çalışanların sağlığını tehdit eden, hatta ölüme varabilen bir işyeri riskidir.
Mobbingin Gölgesinde Bir Kalp Krizi
Bugünlerde Bir belediyede yaşanan olay, iş kazası ile mobbing arasındaki bağı çarpıcı biçimde gözler önüne serdi. Belediye başkan yardımcısının sistematik baskı, yetki kısıtlaması ve dışlayıcı tutumları nedeniyle aylarca mobbinge maruz kalan Kültür İşleri Daire Başkanlığı’ndaki bir yönetici, işyerinde kalp krizi geçirdi.
Bu olay kamuoyuna “kişisel sağlık sorunu” olarak yansıtılsa da aslında bir iş kazası niteliği taşıyordu. Çünkü mobbing, işin yürütümü sırasında işyerinde gerçekleşen ve çalışanın ruhsal-bedensel sağlığını doğrudan bozan bir süreçtir.
Bu vaka, mobbingin yalnızca psikolojik bir mesele olmadığını; iş güvenliği kültürü içinde ele alınması gereken, hayati sonuçlar doğurabilen bir risk olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de her yıl binlerce can kaybı, dünyada milyonlarca kayıp yaşanıyor. Meslek hastalıkları ve mobbing çoğu zaman teşhis edilmediği için yok sayılıyor. İnşaat, madencilik, belediye hizmetleri en riskli sektörler arasında. Her kayıp, sadece bir aileyi değil, ekonomiyi ve toplumsal huzuru da sarsıyor. Kayıtdışı çalışanlar ve küçük işletmeler istatistiklere yansımıyor; gerçek tablo resmi rakamlardan çok daha ağır.
Türk mevzuatına göre “iş kazası” kavramı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre iş kazası; Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalının görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, işverence sağlanan taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı bedenen ya da ruhen zarara uğratan olaydır.
Kalp Krizi İş Kazası Sayılır mı?
Yargıtay içtihatları ve SGK uygulamaları, işyerinde veya işin yürütümü sırasında geçirilen kalp krizini iş kazası kapsamında değerlendirmektedir. Burada kritik nokta, olayın işyeri sınırları içinde ya da iş ile bağlantılı bir faaliyet sırasında gerçekleşmesidir. Örneğin: İşyerinde mesaide iken kalp krizi geçirmek iş kazasıdır. İşverenin sağladığı servisle işe gidip gelirken yaşanan kalp krizi de iş kazası kapsamında değerlendirilmiştir. İşverenin iş kazasını en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde SGK’ya bildirmesi zorunludur (5510/13). İşveren; SGK’ya İş Kazası Bildirgesi düzenlemek ve göndermek zorundadır. Çalışanın durumuna göre iş göremezlik raporu ve sağlık kayıtları SGK’ya bildirilir. Ayrıca İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (6331) gereği iş müfettişliği ve Çalışma Bakanlığına da bildirim yükümlülüğü doğar.
Bu köşeyi takip edenler bilirler biz olaylara DURUM-SORUN-ÇÖZÜM yaklaşımı ile yaklaşırız.
İşte Çözüm Önerilerimiz:
İş güvenliği kültürü: Formalite icabı değil, sahada yaşanan bir bilinç olmalı.
Yerel yönetimlerde öncülük: Belediyeler, çalışanlarını korumayı asli görev olarak görmeli.
Mobbing ve meslek hastalıklarını görünür kılmak: Sağlık gözetimleri, bildirim ve denetim mekanizmaları güçlendirilmeli.
Siyasi irade: İş sağlığı ve güvenliği, seçim vaatlerinin unutulan bir cümlesi değil, kamu yönetiminin temel politikası olmalı.
Kayseri’de İş Kazaları: Var Olan Veriler ve Somut Olaylar
2024 yılında Kayseri’de en az 25 işçi iş kazalarında hayatını kaybettiği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından bildirilmiştir. 2022 yılında Kayseri, 37 işçi ölümüyle iller arasında 15’inci sırada yer almıştır. 2025 yılı ortalarına gelindiğinde, bazı aylarda Kayseri’de 2 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği de bildirilmektedir.
Öne Çıkan Kazalar
OSB'de Makine Kazası: Kayseri OSB’de plastik kırma makinasına sıkışan bir işçi olay yerine ağır yaralı bulunmuş, daha sonra hayatını kaybetmiştir. Mimarsinan OSB: Tamir işlemi sırasında makineye sıkışma sonucu bir işçi yaşamını yitirmiştir. Kocasinan’da Tır Tamiri Sırasında Ezilme: 27 yaşındaki bir tır tamir ustası iş kazasında ezilerek hayatını kaybetmiştir. Yüksek Hızlı Tren Şantiyesinde Kaza: Karakimse mevkiinde şantiye çalışması sırasında yağacak malzeme nedeniyle bir işçi olay yerinde ölmüş, bir işçi yaralanmıştır.
Sektörel İzler: İnşaat sektörü, Kayseri dâhil pek çok ilde iş kazalarında yüksek riskli sektörlerden biridir. Örneğin 2021 verilerinde inşaat sektöründe bildirilen kazalar arasında Kayseri’nin de yer aldığı görülmektedir. Sanayi bölgeleri, organize sanayi alanları özellikle büyük işletmelerin bulunduğu bölgelerde iş kazaları sıkça haberlerde yer buluyor.
Bu Veriler Ne Söylüyor?
Ölüm oranları kayda değer — Kayseri, ülke geneli olgular içinde işçi ölümlerinde “orta–üst” bölgede yer alıyor.
Sanayi ve OSB bölgeleri risk odağı — Kayseri OSB, Mimarsinan OSB gibi üretim bölgelerinde makinaya sıkışma, ezilme gibi kazalar öne çıkıyor.
Kayıt dışı ve küçük işletmeler etkisi — Resmi veriler genellikle sigortalı işyerlerini kapsar. Küçük atölyeler, kayıt dışı çalışanlar bu verilerde görünmeyebilir; gerçek kazalara dair gölge bölüm daha büyük olabilir.
Denetim ve iş güvenliği kültürü eksikliği — Sürekli kazaların haber olması, yerel denetimlerin yeterince etkin işlemediğini düşündürebilir.
Farklı sektörlerde dağılım — İnşaat, sanayi, tamirat-atölyeleri gibi sektörler kazaların çoğuna ev sahipliği yapıyor.
Son Söz
İş kazaları ve meslek hastalıkları, kader değildir. Yaşadığı Mobbing yüzünden işyerinde kalp krizi geçirmek de kader değildir. Tüm bu kayıplar önlenebilir, yeter ki işverenler ve yöneticiler sorumluluklarını bilsin, devlet ve yerel yönetimler bu konuda irade göstersin.
Unutmayalım: Her çalışan, bir baba; her işçi, bir evlattır. Bir şehrin gerçek gelişmişliği, çalışanının her gün evine sağ salim dönmesiyle ölçülür.Güvenlik kültürle başlar, ihmal ile biter.Önlemek, ödemekten kolaydır.
Sağlıklı çalışan, güçlü ekonomi.
Önce güvenlik, sonra iş.
Çalışanı korumak, kenti korumaktır.
Belediye çalışanı güvende ise şehir de güvendedir.
Bir kaza, bin hayatı etkiler…
Sağlıklı işyerleri, huzurlu toplum…
