Türk360 Haber
İlhan İŞMAN
Köşe Yazarı
İlhan İŞMAN
 

Şehitlerimizin Ardından...

Bazı haberler var, ekranda sadece birkaç saniye kalıyor ama insanın içinde ömür boyu inmeyen bir ağırlık bırakıyor. “Şehit haberi” deniyor ona. Bir iki kelime… Ama gerçekte, bir annenin ömrü, bir babanın gelecek umudu, bir çocuğun hayalleri, bir eşin yarısı gidiyor. Aynı göğün altında nefes aldığımız insanlar, bir anda aynı havayı bizimle paylaşmıyor artık. Soluduğumuz her nefesin, bir yerde, birilerinin son nefesi pahasına bize kaldığını hatırlatan o sarsıcı gerçek… Bugün özellikle gökyüzüne emanet ettiğimiz, görev başında şehit olan havacı evlatlarımızı düşünüyorum. Göğe bakınca artık sadece bulut, sadece mavi değil; bir de yüzler görüyorum… Gülüşü yarım kalmış gençler, daha doyamadan “baba” diyememiş çocuklar, “Aman kendine dikkat et” mesajı son görülende kalmış eşler… Bir şehit haberi düştüğünde, ekranın sesini kısmak kolay. Kanal değiştirmek kolay. “Dayanamıyorum” deyip telefonu kenara bırakmak kolay. Ama bir de o anı kapatamayanlar var. Kapısı çalınanlar, “Başımız sağ olsun…” cümlesini duyanlar… Onlar için dünyadaki bütün sesler susuyor, sadece kalbin içinden kocaman bir sessizlik yükseliyor. Biz uzaktan bakarken “vatan size minnettardır” demeyi öğrendik. Ama o cümleyi dudakları titreyerek söyleyen bir annenin gözündeki o derinliği, kelimelerle tarif etmek mümkün değil. Onların acısı bizim cümlelerimizin çok ötesinde. Hepimiz biliyoruz ki: Bu ülkenin her sokağında, her mahallesinde, her iş yerinde, her evinde, o acıdan bize de düşen bir pay var. Çünkü o giden çocuklar, sadece bir ailenin evladı değildi; hepimizin eviydi, hepimizin nefesiydi.   Belki biz isimlerini tek tek bilmiyoruz, yüzlerini hiç görmedik. Fakat onların her biri, bugün okuluna güvenle gidebilen bir çocuğun, işine rahatça gidebilen bir çalışanın, penceresini korkmadan açabilen bir insanın görünmeyen sigortasıydı. Hayatın akıp gitmesi, birilerinin hayatını gözünü kırpmadan ortaya koyması sayesinde mümkün.  Şehitlerimizi anmak bazen resmi cümlelere, tören fotoğraflarına, sosyal medya mesajlarına sıkışıyor. Bir düşünelim: Birbirimize konuşurken tonu biraz yumuşatmak, iş yerinde haksızlık yapmamak, bir çocuğun gözünde umut olmak, büyüklerimizin elini daha sık öpmek… Küçük gibi görünen ama bu ülkenin ruhunu ayakta tutan şeyler bunlar. Şehitlerimizi anmanın en sade ama en güçlü yolu belki de şu: “Bana emanet ettiği bu ülkeye ve bu hayata. Ve bize emanet ettikleri kişilere karşı sorumluluklarımızı yerine getiriyor muyuz?” sorusunu kendimize içtenlikle sormak. Şehit anneleri, babaları, eşleri, kardeşleri, evlatları… Onların hayatında takvim ikiye bölünüyor: “O varken” ve “O gittikten sonra.” Bizim için sıradan bir gün olan tarih, onlar için her yıl yaklaştıkça içini burkan bir dönüm noktası. Bizim “hafta sonu planı” yaptığımız günler, onların mezar başında sessizce oturduğu günler. Bu yüzden, bir şehit ailesini gördüğümüzde ya da duyduğumuzda, basit gibi görünen bir “Yanınızdayız”, “Unutmadık” cümlesinin değeri, sanıldığından çok daha büyük.  Bazen elini sıkmak, bazen kapılarını çalmak, bazen sadece gözlerinin içine bakıp “İyi ki sizin gibi yürekli insanlarla aynı memlekette yaşıyorum” demek bile, yüreklerine dokunan bir merhem olabiliyor. Giden şehitlerimiz, sadece hüzün değil. Aynı zamanda bir hatırlatma, bir uyarı, bir silkelenme. Daha iyi bir insan, daha vicdanlı bir toplum, daha adil bir ülke olma çağrısı taşıyor içinde. Şehitlerimizin ardından gökyüzüne bakarken, sessizce şunu söylemek gerekir: “Emanetiniz emanetimizdir. Siz rahat uyuyun, biz buradayız.” Çünkü bazı insanlar bu dünyadan göğe yükselirken, geride sadece acı bırakmaz; aynı zamanda daha güzel, daha insanca, daha bir arada yaşanacak bir ülke kurmamız için bize sessiz bir davet bırakır. Giden hava şehitlerimizin ardından, işte tam da bu daveti duyabilen yürekler oldukça, bu toprakların umudu hiçbir zaman eksilmeyecek. Ruhları şad olsun… Mekanları cennet…
Ekleme Tarihi: 15 Kasım 2025 -Cumartesi
İlhan İŞMAN

Şehitlerimizin Ardından...

Bazı haberler var, ekranda sadece birkaç saniye kalıyor ama insanın içinde ömür boyu inmeyen bir ağırlık bırakıyor. “Şehit haberi” deniyor ona. Bir iki kelime… Ama gerçekte, bir annenin ömrü, bir babanın gelecek umudu, bir çocuğun hayalleri, bir eşin yarısı gidiyor.

Aynı göğün altında nefes aldığımız insanlar, bir anda aynı havayı bizimle paylaşmıyor artık. Soluduğumuz her nefesin, bir yerde, birilerinin son nefesi pahasına bize kaldığını hatırlatan o sarsıcı gerçek…

Bugün özellikle gökyüzüne emanet ettiğimiz, görev başında şehit olan havacı evlatlarımızı düşünüyorum. Göğe bakınca artık sadece bulut, sadece mavi değil; bir de yüzler görüyorum… Gülüşü yarım kalmış gençler, daha doyamadan “baba” diyememiş çocuklar, “Aman kendine dikkat et” mesajı son görülende kalmış eşler…

Bir şehit haberi düştüğünde, ekranın sesini kısmak kolay. Kanal değiştirmek kolay. “Dayanamıyorum” deyip telefonu kenara bırakmak kolay. Ama bir de o anı kapatamayanlar var. Kapısı çalınanlar, “Başımız sağ olsun…” cümlesini duyanlar… Onlar için dünyadaki bütün sesler susuyor, sadece kalbin içinden kocaman bir sessizlik yükseliyor.

Biz uzaktan bakarken “vatan size minnettardır” demeyi öğrendik. Ama o cümleyi dudakları titreyerek söyleyen bir annenin gözündeki o derinliği, kelimelerle tarif etmek mümkün değil. Onların acısı bizim cümlelerimizin çok ötesinde.

Hepimiz biliyoruz ki: Bu ülkenin her sokağında, her mahallesinde, her iş yerinde, her evinde, o acıdan bize de düşen bir pay var. Çünkü o giden çocuklar, sadece bir ailenin evladı değildi; hepimizin eviydi, hepimizin nefesiydi.

 

Belki biz isimlerini tek tek bilmiyoruz, yüzlerini hiç görmedik. Fakat onların her biri, bugün okuluna güvenle gidebilen bir çocuğun, işine rahatça gidebilen bir çalışanın, penceresini korkmadan açabilen bir insanın görünmeyen sigortasıydı.

Hayatın akıp gitmesi, birilerinin hayatını gözünü kırpmadan ortaya koyması sayesinde mümkün. 

Şehitlerimizi anmak bazen resmi cümlelere, tören fotoğraflarına, sosyal medya mesajlarına sıkışıyor.

Bir düşünelim:

Birbirimize konuşurken tonu biraz yumuşatmak, iş yerinde haksızlık yapmamak, bir çocuğun gözünde umut olmak, büyüklerimizin elini daha sık öpmek… Küçük gibi görünen ama bu ülkenin ruhunu ayakta tutan şeyler bunlar.

Şehitlerimizi anmanın en sade ama en güçlü yolu belki de şu:

“Bana emanet ettiği bu ülkeye ve bu hayata. Ve bize emanet ettikleri kişilere karşı sorumluluklarımızı yerine getiriyor muyuz?” sorusunu kendimize içtenlikle sormak.

Şehit anneleri, babaları, eşleri, kardeşleri, evlatları… Onların hayatında takvim ikiye bölünüyor: “O varken” ve “O gittikten sonra.”

Bizim için sıradan bir gün olan tarih, onlar için her yıl yaklaştıkça içini burkan bir dönüm noktası. Bizim “hafta sonu planı” yaptığımız günler, onların mezar başında sessizce oturduğu günler.

Bu yüzden, bir şehit ailesini gördüğümüzde ya da duyduğumuzda, basit gibi görünen bir “Yanınızdayız”, “Unutmadık” cümlesinin değeri, sanıldığından çok daha büyük. 

Bazen elini sıkmak, bazen kapılarını çalmak, bazen sadece gözlerinin içine bakıp “İyi ki sizin gibi yürekli insanlarla aynı memlekette yaşıyorum” demek bile, yüreklerine dokunan bir merhem olabiliyor.

Giden şehitlerimiz, sadece hüzün değil. Aynı zamanda bir hatırlatma, bir uyarı, bir silkelenme.

Daha iyi bir insan, daha vicdanlı bir toplum, daha adil bir ülke olma çağrısı taşıyor içinde.

Şehitlerimizin ardından gökyüzüne bakarken, sessizce şunu söylemek gerekir:

“Emanetiniz emanetimizdir. Siz rahat uyuyun, biz buradayız.”

Çünkü bazı insanlar bu dünyadan göğe yükselirken, geride sadece acı bırakmaz; aynı zamanda daha güzel, daha insanca, daha bir arada yaşanacak bir ülke kurmamız için bize sessiz bir davet bırakır.

Giden hava şehitlerimizin ardından, işte tam da bu daveti duyabilen yürekler oldukça, bu toprakların umudu hiçbir zaman eksilmeyecek.

Ruhları şad olsun… Mekanları cennet…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.