İlhan İŞMAN
Köşe Yazarı
İlhan İŞMAN
 

Toplumsal Barışın Kurumsal Sigortası

Birkaç gün sonra Cumhuriyetimizin 102. Yılını gururla kutlayacağız. Cumhuriyet bir toplumsal barış mutabakatıdır.  Türkiye’nin uzun vadeli refah gündeminde “toplumsal barış”, yalnızca iyi niyetli bir temenni değil; doğrudan büyüme, yatırım ve inovasyon kapasitesini etkileyen stratejik bir değişkendir.  Başka bir ifadeyle: Barış, hem sosyal sermayemizin çekirdeği hem de ekonomik performansımızın görünmez altyapısıdır. Çatışma hepimize maliyet yazarken; barış, fırsat maliyeti düşürür, öngörülebilirliği artırır, risk primini aşağı çeker. Çok kimlikli, çok inançlı bu coğrafyada birlikte yaşama becerisi, yalnızca kültürel bir zenginlik değil, aynı zamanda yönetişim kalitemizin de stres testidir. Uyumlu bir sosyal mimari; eğitimden sağlığa, cinsiyet eşitliğinden istihdama kadar tüm politika aşamalarında pozitif bir sinerji üretir.  İnsanlar kendini güvende hissettiğinde, ekonomik aktörlerin üretimi artar, hane halkı güvenle tüketir, girişimciler risk alır, yatırıma yönelir. Kısacası toplumsal barış, ülkenin rekabetçiliğini rehin alan belirsizlikleri minimize eder; yatırım iştahını ve iş birliği kapasitesini maksimize eder. Laiklik: Kamu Alanının Eşitlik Protokolüdür. Sadece bir anayasal prensip değil; birlikte yaşamın operasyonel el kitabıdır. Devletin din ve inanç karşısındaki tarafsızlığı, kamu alanında “eşit muamele” standardını kurar, geliştirir.  Bu standart; okulda, hastanede, adliyede, işe alımda, kısacası kamunun temas ettiği her alanda ayrımcılık riskini aşağı çeker. Türkiye pratiğinde laiklik, farklı inanç ve kimlik kümeleri arasında tampon işlevi görür; kimliğin kamusal kaynaklara erişimde kaldıraç ya da bariyer olmasını engeller.  Böylelikle yalnızca huzur iklimi değil, kapsayıcı vatandaşlık inşası da ivme kazanır. Eğitim sisteminin herkese eşit fırsat sunması, bireyi inancıyla değil “insan” olmasıyla referanslaması, sosyal güvenin ve karşılıklı saygının en güçlü kaldıraçlarından biridir. Peki sizce de “Teori başka, uygulama başka” değil mi? Kanaatimize göre bu uygulama açığı kapanırsa, “Barış Katsayısı” yükselir, toplum kazanır. Laikliğin normda kalıp pratikte aksaması, barış mimarisinde çatlaklar üretir.  Çözüm; laikliği yalnızca metinlerde değil, süreçlerde, standartlarda ve kurum içi işleyişte yerleştirmekten geçer. Şeffaf prosedür, hesap verebilirlik, ayrımcılıkla mücadelede etkin iç denetim; hepsi birer risk yönetimi aracıdır. Kamunun tarafsızlık kapasitesi güçlendikçe, toplumsal barışın sürdürülebilirliği de artar. Geçmişin kırılganlıkları bugünün sosyolojisine sızar. Bu nedenle barış, tek atımlık bir kampanya değil; sürekli iyileştirme gerektiren bir dönüşüm yolculuğudur. Diyalog kanallarını açık tutmak, müzakere kültürünü kurumsallaştırmak, yerelde katılım mekanizmalarını çoğaltmak; hepsi toplumsal barışın “iş sürekliliği planı”dır. (burada teröristlerle pazarlıktan söz etmiyoruz, bunu kastetmediğimizi bildirmek istiyoruz.) Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine erişimi, sosyal uyumun kalitesine doğrudan bağlıdır. Kutuplaşma hepimize maliyet yazar, zarar verir; kapsayıcılık ise değer yaratır. Laiklik burada sadece ideolojik bir pozisyon değil, birlikte yaşamın teknik standardıdır. Toplumsal barış, ülkenin en kritik altyapı yatırımına benzer; görünmez ama her şeyin çalışmasını sağlar. Laiklik ise o altyapının tabiri caizse bakım sözleşmesidir.  Bakımı aksatırsanız, önce küçük arızalar, sonra da peşinden acı tecrübelerle yaşadığımız o kesintiler gelebilir. Bakımı disiplinle yürütürseniz, Türkiye’nin geleceği daha öngörülebilir, daha adil ve daha müreffeh bir rotaya girecektir.  Dünyanın hızla şiddet, kaos ve savaş ortamına sürüklendiği; birilerinin haddini aşarak Dünya’ya kafa tuttuğu bu günlerde, birbirimize sıkı bağlarla bağlandığımız, ülkemizde birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağladığımız - toplumsal barışın yeşerdiği, kalıcı hale geldiği- o parlak günleri hep birlikte görmek dileğiyle…
Ekleme Tarihi: 24 Ekim 2025 -Cuma
İlhan İŞMAN

Toplumsal Barışın Kurumsal Sigortası

Birkaç gün sonra Cumhuriyetimizin 102. Yılını gururla kutlayacağız. Cumhuriyet bir toplumsal barış mutabakatıdır. 

Türkiye’nin uzun vadeli refah gündeminde “toplumsal barış”, yalnızca iyi niyetli bir temenni değil; doğrudan büyüme, yatırım ve inovasyon kapasitesini etkileyen stratejik bir değişkendir. 

Başka bir ifadeyle: Barış, hem sosyal sermayemizin çekirdeği hem de ekonomik performansımızın görünmez altyapısıdır. Çatışma hepimize maliyet yazarken; barış, fırsat maliyeti düşürür, öngörülebilirliği artırır, risk primini aşağı çeker.

Çok kimlikli, çok inançlı bu coğrafyada birlikte yaşama becerisi, yalnızca kültürel bir zenginlik değil, aynı zamanda yönetişim kalitemizin de stres testidir. Uyumlu bir sosyal mimari; eğitimden sağlığa, cinsiyet eşitliğinden istihdama kadar tüm politika aşamalarında pozitif bir sinerji üretir. 

İnsanlar kendini güvende hissettiğinde, ekonomik aktörlerin üretimi artar, hane halkı güvenle tüketir, girişimciler risk alır, yatırıma yönelir. Kısacası toplumsal barış, ülkenin rekabetçiliğini rehin alan belirsizlikleri minimize eder; yatırım iştahını ve iş birliği kapasitesini maksimize eder.

Laiklik: Kamu Alanının Eşitlik Protokolüdür. Sadece bir anayasal prensip değil; birlikte yaşamın operasyonel el kitabıdır. Devletin din ve inanç karşısındaki tarafsızlığı, kamu alanında “eşit muamele” standardını kurar, geliştirir. 

Bu standart; okulda, hastanede, adliyede, işe alımda, kısacası kamunun temas ettiği her alanda ayrımcılık riskini aşağı çeker.

Türkiye pratiğinde laiklik, farklı inanç ve kimlik kümeleri arasında tampon işlevi görür; kimliğin kamusal kaynaklara erişimde kaldıraç ya da bariyer olmasını engeller. 

Böylelikle yalnızca huzur iklimi değil, kapsayıcı vatandaşlık inşası da ivme kazanır. Eğitim sisteminin herkese eşit fırsat sunması, bireyi inancıyla değil “insan” olmasıyla referanslaması, sosyal güvenin ve karşılıklı saygının en güçlü kaldıraçlarından biridir.

Peki sizce de “Teori başka, uygulama başka” değil mi? Kanaatimize göre bu uygulama açığı kapanırsa, “Barış Katsayısı” yükselir, toplum kazanır.

Laikliğin normda kalıp pratikte aksaması, barış mimarisinde çatlaklar üretir. 

Çözüm; laikliği yalnızca metinlerde değil, süreçlerde, standartlarda ve kurum içi işleyişte yerleştirmekten geçer. Şeffaf prosedür, hesap verebilirlik, ayrımcılıkla mücadelede etkin iç denetim; hepsi birer risk yönetimi aracıdır. Kamunun tarafsızlık kapasitesi güçlendikçe, toplumsal barışın sürdürülebilirliği de artar.

Geçmişin kırılganlıkları bugünün sosyolojisine sızar. Bu nedenle barış, tek atımlık bir kampanya değil; sürekli iyileştirme gerektiren bir dönüşüm yolculuğudur. Diyalog kanallarını açık tutmak, müzakere kültürünü kurumsallaştırmak, yerelde katılım mekanizmalarını çoğaltmak; hepsi toplumsal barışın “iş sürekliliği planı”dır. (burada teröristlerle pazarlıktan söz etmiyoruz, bunu kastetmediğimizi bildirmek istiyoruz.)

Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine erişimi, sosyal uyumun kalitesine doğrudan bağlıdır. Kutuplaşma hepimize maliyet yazar, zarar verir; kapsayıcılık ise değer yaratır. Laiklik burada sadece ideolojik bir pozisyon değil, birlikte yaşamın teknik standardıdır.

Toplumsal barış, ülkenin en kritik altyapı yatırımına benzer; görünmez ama her şeyin çalışmasını sağlar. Laiklik ise o altyapının tabiri caizse bakım sözleşmesidir. 

Bakımı aksatırsanız, önce küçük arızalar, sonra da peşinden acı tecrübelerle yaşadığımız o kesintiler gelebilir. Bakımı disiplinle yürütürseniz, Türkiye’nin geleceği daha öngörülebilir, daha adil ve daha müreffeh bir rotaya girecektir. 

Dünyanın hızla şiddet, kaos ve savaş ortamına sürüklendiği; birilerinin haddini aşarak Dünya’ya kafa tuttuğu bu günlerde, birbirimize sıkı bağlarla bağlandığımız, ülkemizde birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağladığımız - toplumsal barışın yeşerdiği, kalıcı hale geldiği- o parlak günleri hep birlikte görmek dileğiyle…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.