İlhan İŞMAN
Köşe Yazarı
İlhan İŞMAN
 

Türkiye, İLO 190 Sayılı Sözleşmeyi İmzalamalıdır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) uluslararası çalışma standartlarını belirleyerek sosyal ve ekonomik adaleti ilerletmek olan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur. Ekim 1919'da Milletler Cemiyeti'ne bağlı olarak kurulan örgüt, BM'nin ilk ve en eski ihtisas kuruluşlarından biridir. ILO'nun 187 üye ülkesi bulunmaktadır: 193 Birleşmiş Milletler üyesi Devletlerden 186'sı ve Cook Adaları. Merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan ILO'nun dünya çapında yaklaşık 40 saha ofisi bulunmaktadır ve 107 ülkede 1.698'i teknik işbirliği programları ve projelerinde olmak üzere yaklaşık 3.381 personel istihdam etmektedir. ILO'nun standartları, dünya çapında özgürlük, eşitlik, güvenlik ve haysiyet koşullarında erişilebilir, üretken ve sürdürülebilir emek sağlamayı amaçlamaktadır.  Örgüt 2019 yılında İşin Geleceği Küresel Komisyonu'nu toplamış ve bu komisyonun hazırladığı raporda hükümetlere 21. yüzyıl çalışma ortamının zorluklarının üstesinden gelebilmeleri için on tavsiyede bulunulmuştur; bu tavsiyeler arasında evrensel bir iş garantisi, doğumdan yaşlılığa kadar sosyal koruma ve yaşam boyu öğrenme hakkı yer almaktadır.  ILO, yılda bir kez Cenevre'de Uluslararası Çalışma Konferansı düzenleyerek sözleşmeler ve tavsiyeler de dahil olmak üzere ILO'nun genel politikalarını belirler. Delegeler, danışmanlar ve yedek delegelerle birlikte katılabilirler ve hepsi aynı haklara sahiptir: kendilerini özgürce ifade edebilir ve istedikleri gibi oy kullanabilirler. İLO Uluslararası Çalışma Konferansı’nda, 21 Haziran 2019 tarihinde ILO’nun Çalışma Yaşamının Geleceğine İlişkin Yüzüncü Yıl Deklarasyonu, 190 sayılı Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi, 206 sayılı Tavsiye Kararı kabul edildi. Aralık 2022 itibariyle, Sözleşme şimdiye kadar 23 ülke tarafından onaylandı ve halen 10 ülkede yürürlüktedir. Türkiye tarafından bugüne kadar ILO’nun 59 sözleşmesinin imzalandığını görüyoruz. Anayasa’nın 90. Maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir ve bu sözleşmeler hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz 190 sayılı Sözleşmenin Temel İlkeleri:  - Çalışma yaşamı ile ilişkili olarak her türlü şiddet ve tacizi kanunla yasaklamak,  -İlgili politikalarda çalışma yaşamındaki şiddet ve tacizin ele alınmasını sağlamak,  - Çalışma yaşamındaki şiddet ve tacizle mücadele etmek ve şiddet ve tacizin engellenmesine yönelik önlemleri uygulamak için kapsamlı bir strateji benimsemek,  - Uygulama ve izleme mekanizmaları oluşturmak veya var olanları güçlendirmek,  - Şiddet ve tacize maruz kalan kişiler için destek sunmak ve bu kişilerin hukuk yollarına erişimlerini sağlamak,  - Yaptırımlar getirmek,  - Uygunluk durumuna göre erişilebilir şekillerde araçlar ile rehberlik, eğitim ve öğretim hizmetleri geliştirmek ve farkındalığı artırmak,  - İş müfettişleri ve diğer yetkili organlar aracılığıyla şiddet ve taciz olaylarının denetimi ve incelenmesini sağlamak Neden 190 Sayılı Sözleşme -Şiddet ve taciz olayları çalışma yaşamında tüm iş, sektör ve mesleklerde karşılaşılan yaygın bir insan hakkı sorunudur. -Tüm çalışanların şiddet ve taciz karşısında korunması temel bir kişilik hakkıdır. X Herhangi bir cinsiyet ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanlar şiddet ve tacizden uzak bir çalışma ve yaşama hakkına sahiptirler.  -Çalışma yaşamında istihdam durumları, yaptıkları işin türü ve çalışma koşulları nedeniyle şiddet ve tacize en çok maruz kalanlar kadınlardır.  - Cinsiyet temelli şiddet ve taciz biçimlerinin ele alındığı ve çalışma yaşamında kadınlara fırsat eşitliğinin sağlandığı hukuki, politik ve diğer uygulama araçlarına ihtiyaç duyulmaktadır.  -Sözleşme, Tavsiye Kararı ile birlikte çalışma yaşamında şiddet ve taciz risklerinin azaltılması ve önlenmesi için hükümetlere ve işverenlere yol göstermektedir. Ayrıca oluşturulacak koruyucu önlemler için de bir rehber niteliğindedir.  - Çalışma yaşamında şiddet ve tacizden arındırılmış bir çalışma düzeninin kurulması, insana yakışır işlerin yaygınlaştırılması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması ulusal öncelikler arasındadır.  - Bu doğrultuda tüm çalışanlar için güvenli, sağlıklı ve insana yakışır çalışma koşullarının yaygınlaştırılması adına harekete geçilmelidir.  -Sözleşme, çalışma yaşamının da ötesinde genel olarak şiddet ve tacizle mücadelede önemli bir araçtır Sözleşmeye göre, çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için işçi ve işveren örgütlerinin de görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır.  Sözleşme, çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkına özel önem vermektedir.   Bu sözleşmeyi imzalayan ülkelerde neler değişti? İrlanda, Japonya, Meksika, Kanada, Peru, Romanya, ABD ve Porto Riko gibi çok sayıda ülkede 2019 yılı sonrasında çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine ilişkin çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır.  Brezilya, İtalya, Senegal ve İspanya gibi ülkelerde çalışma yaşamında şiddeti ele alan düzenlemeler toplu sözleşmelere dahil edilmiştir.  Fiji, Uruguay, Honduras ve Arjantin gibi ülkelerde farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir.  Avustralya, Kanada ve Filipinler gibi ülkelerde geleneksel fiziksel işyerinin ötesinde meydana gelen şiddet ve tacize karşı koruma sağlanmıştır.  Vietnam, Porto Riko, Lesotho, Danimarka ve Çin gibi ülkelerde belirli sektörler ve mesleklerde çalışma yaşamında şiddet ve tacize yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır.  Ekvador, Hindistan, Japonya, Rusya ve Güney Afrika gibi ülkelerde işyerinde şiddet ve tacizin engellenmesine yönelik sosyal taraflar ve şirketlerin öncülük ettiği çok sayıda girişim gerçekleşmiştir.  Meksika, Peru, Birleşik Krallık gibi ülkelerde özel iç komiteler kurmak veya isimsiz raporlama imkânı sağlamak gibi yollarla şiddet ve taciz vakalarına ilişkin özel prosedürlerin oluşturulmasına yönelik adımlar atılmıştır.  Arjantin, İtalya ve Peru gibi ülkelerde şiddet mağdurlarına yönelik koruma ve destek sağlayan çeşitli yasal düzenlemelere yer verilmiştir.  Türkiye’de farklı sektörlerde gerçekleştirilen toplu müzakerelerin gündemine giren C190’a ilişkin maddeler, imzalanan toplu iş sözleşmelerinin de bazılarında yer almaktadır. Sosyal taraflar ve özel sektör tarafından kabul edilen “Şiddete Sıfır Tolerans” politika belgelerinde de C190 ile uyumlu maddeler yer almaktadır. Ama maalesef Türkiye henüz devlet olarak bu sözleşmeyi imzalamamıştır. Türk insanı yukarıda saydığımız ülkelerin insanlarından daha mı değersizdir. Şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Demokrasi, en genel tanımıyla, halkın egemenliğine dayanan yönetim biçimidir. Halkın, doğrudan veya seçilmiş temsilcileri aracılığıyla yönetme yetkisine sahip olduğu bir sistemdir. Temelinde özgürlük, eşitlik, çoğulculuk ve hukukun üstünlüğü gibi ilkeler yatar. İnsan Hakları ise, tüm insanların yalnızca insan olmaları nedeniyle doğuştan sahip oldukları evrensel hak ve özgürlüklerdir. Bu haklar, dil, din, ırk, cinsiyet, milliyet veya herhangi başka bir statü ayrımı gözetilmeksizin tüm insanlar için geçerlidir ve devredilemez, vazgeçilemez niteliktedir. Yaşama hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, eğitim hakkı gibi temel haklar insan haklarının kapsamına girer. Mobbing bir İnsan Hakkı ihlalidir. Çalışma Yaşamında Şiddet ve tacizin Önlenmesi için 190 Sayılı Sözleşmenin Türkiye tarafından da imzalanması gerektiğini Mobbing ile Mücadele Derneği olarak her fırsatta dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.  Ülkemizin ve çalışma yaşamının yararına olacak bu sözleşmenin kabul edilmesi için; başta işçi, işveren ve memur konfederasyonları olmak üzere; STK’ları, mecliste grubu bulunan siyasi partileri, TOBB’u, Meslek Odalarını, medyayı, baskı grubu oluşturmak ve lobi faaliyeti yürütmek için göreve davet ediyoruz.   Bu doğrultuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Prof.Dr. Vedat IŞIKHAN’ı da ülkemiz adına tarihe geçmek için göreve davet ediyoruz.
Ekleme Tarihi: 02 June 2025 - Monday
İlhan İŞMAN

Türkiye, İLO 190 Sayılı Sözleşmeyi İmzalamalıdır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) uluslararası çalışma standartlarını belirleyerek sosyal ve ekonomik adaleti ilerletmek olan bir Birleşmiş Milletler kuruluşudur. Ekim 1919'da Milletler Cemiyeti'ne bağlı olarak kurulan örgüt, BM'nin ilk ve en eski ihtisas kuruluşlarından biridir. ILO'nun 187 üye ülkesi bulunmaktadır: 193 Birleşmiş Milletler üyesi Devletlerden 186'sı ve Cook Adaları. Merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan ILO'nun dünya çapında yaklaşık 40 saha ofisi bulunmaktadır ve 107 ülkede 1.698'i teknik işbirliği programları ve projelerinde olmak üzere yaklaşık 3.381 personel istihdam etmektedir.

ILO'nun standartları, dünya çapında özgürlük, eşitlik, güvenlik ve haysiyet koşullarında erişilebilir, üretken ve sürdürülebilir emek sağlamayı amaçlamaktadır. 

Örgüt 2019 yılında İşin Geleceği Küresel Komisyonu'nu toplamış ve bu komisyonun hazırladığı raporda hükümetlere 21. yüzyıl çalışma ortamının zorluklarının üstesinden gelebilmeleri için on tavsiyede bulunulmuştur; bu tavsiyeler arasında evrensel bir iş garantisi, doğumdan yaşlılığa kadar sosyal koruma ve yaşam boyu öğrenme hakkı yer almaktadır. 

ILO, yılda bir kez Cenevre'de Uluslararası Çalışma Konferansı düzenleyerek sözleşmeler ve tavsiyeler de dahil olmak üzere ILO'nun genel politikalarını belirler.

Delegeler, danışmanlar ve yedek delegelerle birlikte katılabilirler ve hepsi aynı haklara sahiptir: kendilerini özgürce ifade edebilir ve istedikleri gibi oy kullanabilirler.

İLO Uluslararası Çalışma Konferansı’nda, 21 Haziran 2019 tarihinde ILO’nun Çalışma Yaşamının Geleceğine İlişkin Yüzüncü Yıl Deklarasyonu, 190 sayılı Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi, 206 sayılı Tavsiye Kararı kabul edildi. Aralık 2022 itibariyle, Sözleşme şimdiye kadar 23 ülke tarafından onaylandı ve halen 10 ülkede yürürlüktedir.

Türkiye tarafından bugüne kadar ILO’nun 59 sözleşmesinin imzalandığını görüyoruz.

Anayasa’nın 90. Maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir ve bu sözleşmeler hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz

190 sayılı Sözleşmenin Temel İlkeleri: 

- Çalışma yaşamı ile ilişkili olarak her türlü şiddet ve tacizi kanunla yasaklamak, 

-İlgili politikalarda çalışma yaşamındaki şiddet ve tacizin ele alınmasını sağlamak, 

- Çalışma yaşamındaki şiddet ve tacizle mücadele etmek ve şiddet ve tacizin engellenmesine yönelik önlemleri uygulamak için kapsamlı bir strateji benimsemek, 

- Uygulama ve izleme mekanizmaları oluşturmak veya var olanları güçlendirmek, 

- Şiddet ve tacize maruz kalan kişiler için destek sunmak ve bu kişilerin hukuk yollarına erişimlerini sağlamak, 

- Yaptırımlar getirmek, 

- Uygunluk durumuna göre erişilebilir şekillerde araçlar ile rehberlik, eğitim ve öğretim hizmetleri geliştirmek ve farkındalığı artırmak, 

- İş müfettişleri ve diğer yetkili organlar aracılığıyla şiddet ve taciz olaylarının denetimi ve incelenmesini sağlamak

Neden 190 Sayılı Sözleşme

-Şiddet ve taciz olayları çalışma yaşamında tüm iş, sektör ve mesleklerde karşılaşılan yaygın bir insan hakkı sorunudur.

-Tüm çalışanların şiddet ve taciz karşısında korunması temel bir kişilik hakkıdır. X Herhangi bir cinsiyet ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanlar şiddet ve tacizden uzak bir çalışma ve yaşama hakkına sahiptirler. 

-Çalışma yaşamında istihdam durumları, yaptıkları işin türü ve çalışma koşulları nedeniyle şiddet ve tacize en çok maruz kalanlar kadınlardır. 

- Cinsiyet temelli şiddet ve taciz biçimlerinin ele alındığı ve çalışma yaşamında kadınlara fırsat eşitliğinin sağlandığı hukuki, politik ve diğer uygulama araçlarına ihtiyaç duyulmaktadır. 

-Sözleşme, Tavsiye Kararı ile birlikte çalışma yaşamında şiddet ve taciz risklerinin azaltılması ve önlenmesi için hükümetlere ve işverenlere yol göstermektedir. Ayrıca oluşturulacak koruyucu önlemler için de bir rehber niteliğindedir. 

- Çalışma yaşamında şiddet ve tacizden arındırılmış bir çalışma düzeninin kurulması, insana yakışır işlerin yaygınlaştırılması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması ulusal öncelikler arasındadır. 

- Bu doğrultuda tüm çalışanlar için güvenli, sağlıklı ve insana yakışır çalışma koşullarının yaygınlaştırılması adına harekete geçilmelidir. 

-Sözleşme, çalışma yaşamının da ötesinde genel olarak şiddet ve tacizle mücadelede önemli bir araçtır

Sözleşmeye göre, çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için işçi ve işveren örgütlerinin de görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır. 

Sözleşme, çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesi ve ortadan kaldırılması için örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkına özel önem vermektedir.  

Bu sözleşmeyi imzalayan ülkelerde neler değişti?

İrlanda, Japonya, Meksika, Kanada, Peru, Romanya, ABD ve Porto Riko gibi çok sayıda ülkede 2019 yılı sonrasında çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine ilişkin çeşitli yasal düzenlemeler yapılmıştır. 

Brezilya, İtalya, Senegal ve İspanya gibi ülkelerde çalışma yaşamında şiddeti ele alan düzenlemeler toplu sözleşmelere dahil edilmiştir. 

Fiji, Uruguay, Honduras ve Arjantin gibi ülkelerde farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir. 

Avustralya, Kanada ve Filipinler gibi ülkelerde geleneksel fiziksel işyerinin ötesinde meydana gelen şiddet ve tacize karşı koruma sağlanmıştır. 

Vietnam, Porto Riko, Lesotho, Danimarka ve Çin gibi ülkelerde belirli sektörler ve mesleklerde çalışma yaşamında şiddet ve tacize yönelik yasal düzenlemeler yapılmıştır. 

Ekvador, Hindistan, Japonya, Rusya ve Güney Afrika gibi ülkelerde işyerinde şiddet ve tacizin engellenmesine yönelik sosyal taraflar ve şirketlerin öncülük ettiği çok sayıda girişim gerçekleşmiştir. 

Meksika, Peru, Birleşik Krallık gibi ülkelerde özel iç komiteler kurmak veya isimsiz raporlama imkânı sağlamak gibi yollarla şiddet ve taciz vakalarına ilişkin özel prosedürlerin oluşturulmasına yönelik adımlar atılmıştır. 

Arjantin, İtalya ve Peru gibi ülkelerde şiddet mağdurlarına yönelik koruma ve destek sağlayan çeşitli yasal düzenlemelere yer verilmiştir. 

Türkiye’de farklı sektörlerde gerçekleştirilen toplu müzakerelerin gündemine giren C190’a ilişkin maddeler, imzalanan toplu iş sözleşmelerinin de bazılarında yer almaktadır. Sosyal taraflar ve özel sektör tarafından kabul edilen “Şiddete Sıfır Tolerans” politika belgelerinde de C190 ile uyumlu maddeler yer almaktadır. Ama maalesef Türkiye henüz devlet olarak bu sözleşmeyi imzalamamıştır. Türk insanı yukarıda saydığımız ülkelerin insanlarından daha mı değersizdir. Şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.

Demokrasi, en genel tanımıyla, halkın egemenliğine dayanan yönetim biçimidir.

Halkın, doğrudan veya seçilmiş temsilcileri aracılığıyla yönetme yetkisine sahip olduğu bir sistemdir. Temelinde özgürlük, eşitlik, çoğulculuk ve hukukun üstünlüğü gibi ilkeler yatar.

İnsan Hakları ise, tüm insanların yalnızca insan olmaları nedeniyle doğuştan sahip oldukları evrensel hak ve özgürlüklerdir. Bu haklar, dil, din, ırk, cinsiyet, milliyet veya herhangi başka bir statü ayrımı gözetilmeksizin tüm insanlar için geçerlidir ve devredilemez, vazgeçilemez niteliktedir. Yaşama hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, eğitim hakkı gibi temel haklar insan haklarının kapsamına girer.

Mobbing bir İnsan Hakkı ihlalidir.

Çalışma Yaşamında Şiddet ve tacizin Önlenmesi için 190 Sayılı Sözleşmenin Türkiye tarafından da imzalanması gerektiğini Mobbing ile Mücadele Derneği olarak her fırsatta dile getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz. 

Ülkemizin ve çalışma yaşamının yararına olacak bu sözleşmenin kabul edilmesi için; başta işçi, işveren ve memur konfederasyonları olmak üzere; STK’ları, mecliste grubu bulunan siyasi partileri, TOBB’u, Meslek Odalarını, medyayı, baskı grubu oluşturmak ve lobi faaliyeti yürütmek için göreve davet ediyoruz.  

Bu doğrultuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Prof.Dr. Vedat IŞIKHAN’ı da ülkemiz adına tarihe geçmek için göreve davet ediyoruz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve turk360.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.