Kayseri futbolu, tarihinin en zor günlerinden geçiyor. Borçların ağır yükü, transfer yasakları, yönetimsel krizler… Koca bir şehrin en büyük markası Kayserispor adeta nefes alamaz hale getirildi. İşin en acı tarafı ise, bu süreçte Kayserispor’un yükünü omuzlaması gerekenlerin köşelerine çekilmesi, hatta daha da kötüsü, taş koyarak kulübün ayağa kalkmasına engel olmalarıdır. İşte tam bu noktada MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, ortaya koyduğu samimiyet ve fedakârlıkla bu şehrin en büyük şansı, deyim yerindeyse Allah’ın Kayseri’ye bir lütfu olmuştur.
Ersoy’un kulaklarımızda hâlâ çınlayan o sözü unutmak mümkün mü?
“Gerekirse evimizi satarız, arabamızı satarız, ama Kayserispor’u düşürmeyiz!”
Bu söz kuru bir hamaset değil, kuru sıkı hiç değil. Bugüne kadar yaptıkları bunun ispatı. Transfer tahtasını açmak için verdiği mücadele, milyonluk borçların ödenmesinde gösterdiği çaba, yeni isim sponsoru, yüzlerce bilet ve kombine alarak kulübe kaynak sağlaması, taraftarla kurduğu gönül bağı… Tüm bunlar bir vekilin görev tanımını çoktan aşan, gövdesini ortaya koyan bir samimiyetin kanıtıdır.
Peki ya taş koyanlar?
– Kayserispor’un sahipsiz kalmasını isteyenler kimler?
– Tribünlerde fotoğraf verip, iş icraata geldiğinde sırra kadem basanların yüzü neden hiç kızarmıyor?
– Bir şehrin takımının yok oluşu üzerine hesap yapanlar, gelecekte Kayserispor’un küllerinden doğuşunu gördüklerinde hangi yüzle konuşacaklar?
Bu sorular yanıtsız değil; cevabı şehrin vicdanında zaten var. Ama önemli olan şu: Kayseri’nin ileri gelenleri artık sadece seyirci olmaktan çıkıp birileri samimiyetle gövdesini ortaya koyarken, onlar da elini taşın altına koymalı. Çünkü bir vekil, tek başına koca bir şehrin futbolunu taşıyamaz. Burada yapılması geren şey gayet açık ve net...
Taş koyanlara rağmen, taş üstüne taş koyan Baki Ersoy’un mücadelesi örnek olmalı, yalnız bırakılmamalı.
Bugün Erciyes 38 FK da bunun en güzel örneklerinden biri. Başkan Ahmet Dirgenali, futbolun doğrularına yaslanan vizyonuyla, hoca önerileriyle, Kapalı Kale ile birlikte verdiği mücadeleyle bir kulübü küllerinden doğuruyor. Bu emek nesilden nesile konuşulacak. Ama bu çabaların da tek başına yetmeyeceği açık. Kayseri’de futbolu yaşatmak için ortak akla, sürdürülebilir projelere ve sahtecilik ten uzak samimi, mışlı-muşlu tavır ve davranışlardan uzak kurumsallaşarak , finansal anlamda proje destekli gerçek bir sahiplenmeye ihtiyaç var.
“Guru guruya gadasını alıyımlarla bu işler olmuyor.”
Kayserispor’u kendi çıkarına malzeme edenler, onun üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar ya da sessiz kalmayı tercih edenler şunu iyi bilsin: Tarih onları değil, bu şehre karşılıksız sevdasını adamış olanları yazacak. Tarih, Kayserispor’un zor zamanlarında icraat ortaya koyanları, kuru sıkı atmayanları hatırlayacak.
Ve işte o tarih yazıldığında, en başta bir isim öne çıkacak: Baki Ersoy.
Çünkü o, şehrin en karanlık günlerinde bile “Kayserispor düşmeyecek” diye haykıran, bunun için gecesini gündüzüne katan, karşısına çıkan tüm engellere rağmen yolundan dönmeyen bir sevdalıdır.
Evet, Kayseri futbolu bir gün yeniden ayağa kalkacak. Belki kolay olmayacak ama mümkün. Ve o gün geldiğinde, herkesin dilinde tek bir hakikat yankılanacak:
“Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.”
İşte o hoş sada, Kayseri futbolu denildiğinde nesiller boyunca en çok Baki Ersoy’un adıyla anılacak.