Akran zorbalığı, yalnızca sınıf içi “tartışma” ya da “şaka” kategorisinde değerlendirilemeyecek ölçüde tırmanmış, eğitim ekosisteminin bütün paydaşlarını ilgilendiren yüksek etkili bir risk alanına dönüşmüş durumda.
Türkiye'de son zamanlarda yaşanan bazı olaylar, bu sorunun ne kadar vahim bir hale geldiğini gözler önüne seriyor:
Bingöl'de 16 yaşındaki bir lise öğrencisi, başka bir okuldan öğrenci tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti.
Mersin'de 12 yaşındaki bir öğrenci, sınav notu yüzünden alay edildiğini iddia ettiği sınıf arkadaşını okul tuvaletinde darp edip bıçaklayarak öldürdü.
Çanakkale'nin Biga ilçesinde 14 yaşındaki bir öğrenci bir sınıf arkadaşı tarafından darp edildi ve halen yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.
Son dönemde farklı illerde yaşanan bu olaylar akran zorbalığının hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Bu olaylar yüreğimizi yaralıyor. Onlar bizim çocuklarımız.
Araştırmaların işaret ettiği üzere her beş öğrenciden biri okul yaşamında zorbalığa maruz kalıyor; bu, ölçek olarak sistematik bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Mobbing ile Mücadele Derneği olarak mücadele alanlarımızdan biri de akran zorbalığı (bullying). Mobbing ile uğraşmaktan her ne kadar akran zorbalığına yeterince zaman ayıramasak da akran zorbalığı da günümüzün en önemli sorunlarından biri olarak karşımızda duruyor.
Okul ikliminde artan zorbalık, münferit olay değil; can güvenliği, psikososyal iyilik hâli ve öğrenme çıktıları üzerinde doğrudan etkisi olan bir kurumsal risk alanıdır. Çözüm, tutarlı politika, veri-temelli erken uyarı sistemi ve güçlendirilmiş psikolojik destek ile mümkündür.
Akran zorbalığını hâlâ “çocuklar arasında olur böyle şeyler” diye hafife alan her yaklaşım, farkında olmadan okullarımızdaki riski kurumsallaştırıyor. Son dönemde farklı illerde yaşanan ağır vakalar; şiddetin, basit alay ya da lakap takmadan çok daha ileride, yaralanma ve ölüm riskine evrildiğini gösterdi. Sistemli bir sorunla karşı karşıya olduğumuz apaçık ortada.
Biz her zaman olduğu gibi yazımızı Durum-Sorun-Çözüm yaklaşımı ile ele alalım. Önerilerimizi, yapılması gerekenleri, toplumsal sorumluluğumuz gereği kamuoyu ile paylaşalım.
Durum: Erken Uyarı Sinyalleri Kaçıyor
Okullarımızda küçük dışlama ve alay davranışları çoğu zaman kronikleşerek büyüyor. Standart raporlama kanalları ve ölçülebilir göstergeler yoksa, sıcak risk noktaları (koridor, tuvalet, servis) maalesef gözden kaçıyor, görünmez hâle geliyor. Rehberlik hizmetleri talebi karşılayamayınca da, mağdur çocuklarımız yalnızlaşıyor; zorba çocuğumuz ise kontrol edilmemiş artan güç duygusuyla davranışını tekrarlıyor, alışkanlık haline getiriyor.
Sorun: Politika Açığı ve Dağınık Müdahale
Tanım ve yaptırım belirsiz: Zorbalığın türleri (fiziksel, sözel, dijital) netleşmeyince, müdahale de gecikiyor.
Veri yok, yönetim yok: Genellikle okullarımızda olay kayıtları, iklim anketleri ve trend analizi yapılmadığından yönetim, “sezgiyle” karar alıyor. Vaka öğretmenin, yöneticinin ehliyet ve liyakatine kalıyor.
Psikososyal kapasite sınırlı: Mağdur ve zorba için ayrı ayrı değerlendirme–takip–rehberlik hatları kurulmadığında, sadece disiplin devreye giriyor.
İletişim kopuk: Öğretmen–veli–idare arasında ortak dil ve standart bir süreç olmayınca, çözüm kişisel inisiyatife sıkışıyor.
Çözüm: Sıfır Tolerans + Onarıcı Adalet = Sürdürülebilir Güvenlik
Sertlik tek başına çözüm değil. Caydırıcılık ve onarımın birlikte tasarlandığı, politika–prosedür–veri–destek ekseninde bir model kurgulanması gerekiyor.
Okul İdaresi neler yapabilir?
Anti-zorbalık yönergesi: Kararlılık Beyanı, net tanım, bildirim kanalı, müdahale basamakları ve orantılı yaptırım skalası yayımlansın.
Erken uyarı sistemi: Anonim bildirim, periyodik iklim anketi, olay haritası. Sıcak noktalara göre nöbet planı revize edilsin.
Psikolojik Destek Birimi: Uzman psikolog + rehber öğretmen standardları belirlensin. Hizmet içi eğitimlerle yetkinlikler geliştirilsin. Mağdur ve zorba için ayrı protokoller geliştirilsin, konferanslarla aile eğitimleri yapılsın. Bilinç geliştirilsin.
Kriz protokolü: Acil durumlarda kimin ne yapacağını belirleyen rol–sorumluluk matrisi ve hazır iletişim şablonları kurgulansın.
Öğretmenler Neler Yapabilir?
Aktif gözetim: Teneffüs ve riskli alanlarda görünür devriye; küçük ihlallere anında, ölçülü, tutarlı müdahale.
Sınıf iklim sözleşmesi: Öğrencilerle birlikte yazılmış, örnek davranışlarla somutlaştırılmış kurallar ve basamaklı yaptırım.
Sosyal–duygusal öğrenme : Empati, duygu düzenleme, çatışma çözümü ve dijital etik için haftalık mikro oturumlar düzenlenebilir.
Belgeleme ve yönlendirme: Gözlenen her vakanın kısa kaydı; zamanında PDR birimine ve veliye standart olarak bildirilsin .
Aileler Neler Yapabilir.
Açık kanallar: Yargısız dinleme, bedensel–duygusal sinyallerin (uyku, iştah, okula gitmekten kaçınma v.b.) durumları ciddiye alın.
Dijital hijyen: Ekran süresi ve uygulama izinlerinde net sınırlar; siber zorbalık raporlama yollarını öğrenin.
Model olmak: Evdeki dil ve çatışma çözüm tarzı okula taşınır. Etiketleyici mizah, okulda davranışa dönüşür dikkatli olun.
Okulla eşgüdüm: Şüphede hızlı bildirim; çocuğun hem mağdur hem zorba olabileceği ihtimalini önyargısız olarak değerlendirin.
Politika Düzeyi: Ulusal Çerçeve ve Kaynak
Ulusal standart: Kanıt temelli programların akreditasyonu; her okul için asgari uygulama standardı geliştirilmeli.
Disiplinin güncellenmesi: Caydırıcılık–onarım dengesini koruyan, net ve uygulanabilir bir disiplin haritası çıkarılmalı.
Zorunlu hizmet içi eğitim: Öğretmen–idare için yıllık sertifikasyon; velilere periyodik atölye çalışmaları yapın.
Kaynak tahsisi: Psikolog istihdamı, kamera–gözetim altyapısı, dijital güvenlik araçları için bütçe ve kadro sağlayın.
Unutmayalım: İki Çocuk da Bizim
Çocuklarımız geleceğimizin teminatı. Ve daha önemlisi: Mağdur da zorba da bizim çocuğumuz. Zorbalık, çoğu kez görülme, güç ve aidiyet ihtiyacının yanlış kanaldan ifadesi. Cezayı eğitimden, damgalamayı onarımdan, görmezden gelmeyi veri-temelli eylemden ayıran berrak bir çerçeve kurduğumuzda emin olun okul iklimi değişecektir.
Önerimiz; her okulun 90 gün içinde “Anti-Zorbalık Yol Haritası” yayımlaması; yıl sonunda etki değerlendirmesi ile şeffaf raporlama yapmasıdır.
Güvenli okullar, güçlü toplum demektir. Şimdi, tutarlı politika ve müşterek iradeyle standartları yükseltme zamanı.
Haydi Hep Birlikte Akran Zorbalığı ile Mücadele Kampanyası başlatalım mı?
Kampanya Sloganları bizden olsun.
Güvenli Okul, Güçlü Gelecek
Zorbalığa Sıfır Tolerans
Saygı Standarttır, İstisnası Yok
İklimi Düzelt, Riski Azalt
Birlikte Güvendeyiz
Susma, Bildir, Dönüştür
Onarım Var, Zorbalık Yok
Gör–Durdur–Bildir
Okulda Güven, Her Yerde Güven
Güvenlik Kültürdür
Sloganlarımız Okul İdaresi Odaklı da olsun.
Politika Var, Zorbalık Yok
Standart Belirle, İklimi Yükselt
Veriye Dayan, Riskleri Yönet
Erken Uyarı, Etkin Müdahale
İdare Ederiz Değil; İdare Ederiz
Prosedür Güçtür
Görünür Gözetim, Görünür Güven
Sloganlarımız Öğretmen Odaklı da olsun.
Sınıfta Saygı, Derste Verim
Küçük İhlal Yoktur
Norm Kur, İklim Kur
Rehberlik Güçtür
Tutarlılık Caydırır
Mikro Müdahale, Makro Etki
Aile/Veli Odaklı Sloganlar da bulmak lazım.
Evde Dil, Okulda İklim
Dinle–Gözle–Paylaş
Dijital Hijyen, Gerçek Güven
Bir Telefon, Büyük Fark
Çocuk Bizim, Sorumluluk Bizim
Genç kardeşlerimizi de unutmayalım.
Korkma, Yalnız Değilsin
Tanık Değil, Çözüm Ortağı
Akranına Omuz Ver
Saygı Güçtür
Fark Gör, Fark Yarat
Psikososyal Desteğe de vurgu yapalım.
Destek Almak Güçtür
Konuş, Hafifle, İyileş
PDR Burada, Yalnız Değilsin
Duygunu Yönet, Riski Yönet
Dijital/Siber Zorbalık günümüzde çok yaygın onun için de slogan bulmak gerekir.
Ekranda Etik, Her Yerde Güven
Klavyede Saygı, Ağda Güven
Paylaşmadan iyi düşün
Ekran Arkası Sorumluluğu unutma.
Biraz da Aksiyona çağrı yapalım.
Gördün mü? Bildir!
Standart Süreç, Standart Güven
90 Günde Yol Haritası
Kültürü Dönüştürelim.
Damga Değil, Onarım
Hata Değil, Fırsat: Öğrenme
Empati Kur, Köprü Kur
Güven Kültürü İnşa Edilir
Kampanyamıza etiketler de ekleyelim
#GüvenliOkul #ZorbalığaSıfırTolerans #BirlikteGüvendeyiz #GörDurdurBildir
#AkranZorbalığınaHayır #HepimizKardeşiz
